depremin oluşunun askeri bir operasyona bağlanması fena bir efsanedir.
bu çok büyük bir efsane olmakla beraber, doğa olaylarının birbirinin işaretçisi olduğu marmara bölgesindeki-o dönemde marmara bölgesinde bulunmuş olan- herkes tarafından gözlenmiştir.
insan işi doğa olayı fikri yıldızların yeryüzüne yakınlaşmasını sağlayamaz.
ayrıca bir fay hattı deneyi hayvanların bu dönemde verdikleri tepkilerin farklı olmasını da sağlayamaz. 1999 yazında en dikkatsiz insanın bile muhtemelen hatırlayacağı işaretler vardır. karıncaların toprak dışında yuvalanması, akreplerin gündüz dahi etrafta dolanmaları, hayvanların huzursuz tavırları vs. bizlerin, görebildiği ve farkedebildiği hayvanların hareketleri bunlarken, denizdeki hareketlilik de bazı kuruluşlar tarafından tespit edilmiştir.
bunu bir deney yapamaz efendim. insan işi deney doğanın bir yanıyla oynarken diğer yanında koordinasyon sağlayamadığı için dengeyi bozmaktadır, dünyanın dengesi bu nedenle bozulmaktadır zaten.
büyük bir fay kırığında ortaya çıkan enerji zaten denizde patlama benzeri ışığın ne olduğunu açıklayabiliyor.
yıllardır marmarada bir deprem beklenmekteydi zaten, türkiye coğrafi yapısı nedeniyle genç dağlar ve dolayısıyla pekçok fay hattına sahip bir ülkedir. bu da birkaç yüzyılda bir bölgenin yapısını değiştirecek biçimde depremlerin oluşmasına sebebiyet verir. götünden teori üretip bunu yazanlara inanmak mantıklı gelebilir ama "özünde" mantıklı da değildir. bilimsel açıklaması ve bu depremlerin tarihi bir geçmişi ve tarihi olacak bir geleceği var. istanbul' u yerle yeksan edecek, (umarım gerçekleşmez) hesaplamalara göre istanbulun iki yakasının da denize yakın ve doldurma bölgelerini denize geri götürecek bir deprem beklenmekteyken amerika filan demeyi bırakın, herşeyi insandan bilmeyin de önleminizi alın. zira hükümet, "güncelliğini yitirdiği için" deprem araştırmalarını durdurmuş durumdaydı en son(2008 mayıs ayında açıklandı).
bir de beni derinden etkileyen başka efsane var. 3-5 teyze bir araya gelmiş deprem hakkında konuşuyorlardı;
-evliya geldi, uyandırdı. sonra bana dedi ki; kızım korkma şimdi evler sallanacak ama size bir şey olmayacak
-sonra gitti.
-camdan baktım herkesin evi sallanıyor bizimkisi sallanmıyor
-karşıya baktım ne göreyim!!! her evin tepesinde dev cinler var kara kara, evleri sallıyorlar.
(bu arada diğer kadınlar onaylıyor)
-bir de beyaz melekler var onlar da bazı evleri tutuyorlar.
burdan anladık ki, deprem halkın büyük kısmının içindeki dede korkutu ortaya çıkarabiliyor, sallantı sonucu beyin sulanması denilebilir.
valla 17 ağustosta cin görmedim, melek görmedim. basiretim mi bağlandı, gönül gözüm mü kapalı bilemiyorum ya da cidden 7 nokta 4 bize bir uyarıdır, "bak şimdi sallıyoruz istanbul depreminde yıkarız bu evi" gibisinden. bunu da söylediler çünkü.