20 kişilik yemek masası, 3 saat boyunca dini konular hakkında derin bilgilerini paylaşıp, tartışıyorlar. Ağzım açık bir şekilde insanların nasıl bu kadar derin bilgilere sahip olduğunu düşünüyorumdur.
Meğer sadece inandığımız dinin ana kitabı değil, yüzlerce farklı yazar, referans varmış.
Kararını verirsin ve masaya bir soru soru sorarsın.
- Abi sen kaç yaşındasın?
40 yaşındayım.
- 40 yıldır sen günde 5 kez ezanı dinliyorsun. 40x365x5 eder rakam en az.
Evet doğru.
-Peki abi ''Allahu ekber'' ile başlar her ezan. Ne demek ''Allahu ekber''?
Bilmiyorum.
-Masaya tek tek sorarsın aynı soruyu, herkese. tek tek.
Cevaplar hep bilmiyorum.
20 kişilik masada sadece 1 ateist abimiz doğru cevabı bildi. Ve sonra sustu insanlar. Konu değişti. Utandılar.
inandığı dinin kitabını bir kez bile okumamış, ibadet esnasında söylediği sözlerin anlamını dahi bilmeyen milyonlar var bu ülkede.
''Allahu ekber'' in dahi anlamını bilmeyen sözde dincilerin, her dediği bir siktir git dedirten zırvalardır benim için.
Zaten bu kadar kolay, inançları üzerinden, milyonlarca insanı yönetmenin en etkili yolu, onların bilgisizliğini ve cehaletini yönetmekten geçiyor.
Değişim gerçeklerden geçmez her zaman, eğitimden geçer. Yalan ve gerçek ayrımını yapabilmek için eğitilmiş olmak gerek. Yoksa yalan ve gerçek arasında tek seçim şansı milyonların, sesi çok çıkanın, söylemlerine ikna olmak olabilir.