büyük doğu mimarı diyor ki... alemde hiçbir yıkıntı manzarası bugünkü edebiyatımızın belirttiği sefalet derecesinde hazin olamaz!..
isterse asil ve muhteşem olmasın da «barok» ve «rokoko» tarzında bir taklit piçi olsun; eski binanın yanında şimdi bir çingene çadırı bile kalmamıştır.
eski, ezel kadar eski insanî idrak cevheri, artık mahalle çocuklarının zıpzıp eşyasıdır. bu yangın yeri ve çöp yığınının arasında, ulvi ölçü eskiden bir taç iken, şimdi bir bağırsak sesi...
davayı, eski harfleri bilenler ve bilmeyenler nesli diye sınırlayabiliriz. 1925'den bu yana, şimdi en bü yükleri 45-50, en küçükleri de 20 - 25 yaş arasındaki nesil, görülmedik sekilde kavruk ve yanık çıkmıştır...
sebep; evet bunun bir sebebi olmak lazım...
sebep bu devre içindeki ruhi ve içtimai değişmelerdir ki, yıktığı şeylerin yerine yenilerini getirememiş, köklü bir nefs muhasebesine yanaşmamış, ideolocyasını kuramamış, genç adamın ruhunu bomboş bırakmış, onu madde tesellileri içinde boğarak her türlü murakabe ve müşahadeden yoksun bırakmıştır.
salih mirzabeyoğlu - şiir ve sanat hikemiyatı sf:223