elinde bavuluyla haydarpaşadan çıkan kimidi bilemedim şimdi lakin(ama çıkan herkes demiştir ya) "istanbul seni yenicem olm, siktm belanı" hayıflanmasıyla ya ünlü bi türkücü, ya meşhur bi kabadayı olan, ya da işte senaryoda ne yazıyosa onu olan abimizin zaferinin anafikri cillide yutulmuş çocuğunkinden bile beter hırsıdır ya, al sana bi yeşilçam karakteri; her ne kadar tip itibariyle jönden öte en fazla ne biliyim bi sadri babanın ah müjgan filminde meyhanede elinde klarnetiyle dert ortağı olacak, hüzünlü havasına sahnenin öttürdüğü klarnetiyle daha bi dram katacak karakter olabilecekse dahi, edindiği hedefe hiç durmadan yürüyeceğine içtiği anda, işi kuralına göre oynama becerisini kapışına (ki bence bu politika yeteneği dolayısıyla hayranlığı tavan yapılan ata fetişistlerine kapak olacak bir örnek) göstereceğim büyük takdirin yanında lafı bile edilmez mikroskobik bir mevzu. ayrıca sular seller gibi ingilizce konuşabilenin ne konuştuğuna değil de, döktürdüğü "madafaka"lara dikkat kesilenlerce yadsınabilir bu eksiklik. politika için azıcık ajitasyonun, azıcık demagojinin, bi tutam da -mesele ne olursa- şovenizmin eklenmesi, kariyere bakın da nası bi lezzet kazandırıyo.
adam bu haliyle başbakan olmuş arkadaşım; sen ne yarraam olcan diye hiç düşündün mü şimdiye dek?