ön tarafı açılır - kapanır bir mikâp (küp) içinde hayatı yakalamak...
kapana kıstırır gibi... tiyatro budur.
aslında zamandan başka bir şey olmayan hayat, hangi mekân içinde akarsa aksın, onu belli-başlı anlariyle, üstüne böyle bir mikâp atarak tutabilirsiniz.
zaten her hâdisenin üstünde, ressamın kurşun kalemiyle çizip sonradan sildiği bolüm çizgileri gibi, böyle bir görünmez mikâp vardır.
onu görünür hale getirmek, içindeki hâdiseyi tutmaktır. kemmiyet sürüsünden çıkarmak, silinmekten kurtarmak, süzmek, özleştirmek.,.
işte tiyatro, her vakit, farkında olmadan girdiğimiz bu şeffaf mikâbın, bütün hayata külah gibi geçmiş ve içtimaî müessese hâlinde billûrlaşmış ta kendisi...
o, içinde hayatı öğüttüğü.
ön tarafı açılır-kapanır mikâbın esrarlı dört köşesiyle, açıkta, göz plânında... rüya, maddeye aktarılmışcasına...
yeri de, sanat hisarının en yüksek burcu...