parmaksız salih

entry5 galeri
    3.
  1. semra— (kendini kaybetmiş) haddehaneli salih, kalk! (sülün ahmet ve macide yaklaşırlar.
    salih''in arkasına geçerler. salih'in dudakları kıpırdar.)
    salih — (hep boşluğa bakıyor.) haddehaneli salih kalkamaz. bir kere yatınca bir daha kalkmaz!
    çocuklar hoş geldiniz! dinleyin beni!
    (herkes salih'in üzerine eğilir.)
    — içerdeki avize başıma düştü ve ben öldüm! kaza eseri..
    inanın!
    buna şahitsiniz!
    eğer kusur ederseniz kıyamette iki elim yakanızda olsun!
    (semra hıçkırmaya başlar. salih'de sönme alâmetleri...)
    salih — Şu, ayaklarımda ağlayan çocuk da benim oğlum yusuf..
    onu üç gün evvel tanıdım ve kabul ettim. buna da şahitsiniz. hoş, o avukattır, size anlatır.

    (yusuf birden başını kaldırır. yalnız arkadan görünür.)
    yusuf— (yırtılan bir sesle) baba! baba!
    salih — ben sana demedim mi, güneş doğmadan allah seni kurtarır diye...
    daha güneş tam doğmadı değil mi?
    semra— (yakan bir tonla) salih, sen ölemezsin!

    salih— bana haddehaneli salih derler. nam-ı diğer parmaksız salih... bizim sözümüz sözdür!
    (Haddehaneli salih'in gözleri apaçık bakar. çenesi daha sık atıyor.
    pencerede bol güneşli manzara...)
    perde.
    (son)

    necip fazıl kısakürek - parmaksız salih / 1948
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük