mümkün olduğunca her ikisinden birden uzak durulması elzemdir. allahıma şükürler olsun kendim için 2-3 senede 1 defa ya yolum ya düşer ya düşmez.
devlet hastanesi sgk ve bağkurlulara ( ve onların primlerinden yararlanan diğer aile üyelerine ) sözde bedavadır ama her seferinde özel hastane kadar olmasa bile cebinden bir şeyler çıkar. mutlaka ki ilaç yazılacak sana ve eczaneye gittiğinde minik sürprizler ile karşılaşacaksın kaçışın yok. devlet hastanesinde ak mücahit kardeşler ne kadar inkar ederse etsin acayip bir sıra vardır. muayene tarihi bulmak çok ama çok zordur. bölüm fark etmiyor kbb, ortopedi, kalp, cildiye.. hele bir de ameliyat gerekiyorsa ve özele gidecek paranda yoksa allah şifa versin diye bekler durursun. 6 ay 1 sene 1.5 sene sonrasına randevu verirler. bunda en büyük etken "savaştan kaçan din kardeşlerimiz" tabi. dişleri sızlasa randevusuz hastanelere akın edip barkoddan bir numara alarak senin 60-70 yaşındaki anandan babandan önce içeri girer, operasyon vs gerekiyorsa senden çok daha önceki bir tarihe randevularını alırlar. sen de öyle tezgahta yatan palamut gibi bakarsın "lan biz prim ödüyoruz biz emekliyiz bunlar bizden önce hallediyor işlerini" diyerek ancak..
özel hastanelerin çoğunda daha çok ilgi alaka görürsün. bir değil birkaç doktor seninle ilgilenir devlet hastanesindeki gibi o kadar sıra bekleyip üstüne " neden hastalandın lan" şeklinde fırça yemezsin. ama işte burada da paranın o muazzam gücü vardır. paran yoksa sgk üzerinden halledeyim falan dersen o mülayim hoşgörülü doktorlar yerini devlet hastanesi doktorlarına bırakırlar. paran varsa kusursuza yakın tedavi olursun. biz en son annemizi götürdük özele, devlet hastanesinde 1 senedir uğraşıp çözemediğimiz sorunu tek muayenede çözdüler. tabi araya sıkışan 15 bin adet yeşillik varmış sıkıntı oradaymış meğerse * ulan devletteki de doktor özeldeki de doktor. devlette de aynı tahliller röntgenler çekiliyor özelde de. ama ne hikmetse devlette o teşhis bir türlü konulamıyor 2 defa 3 defa aynı tahlilleri isteyip duruyorlar..