Yolda yürüyorum. Tam karşıdan teyzeye kaçmış bir abla elinde bakkal poşetiyle bana doğru geliyor. Ortada buluşup öpüşmek gibi bir niyetimiz olmadığından anlıyorum ki onun gittiği yerden ben dönüyorum. Her neyse o yürüyor ben yürüyorum mesafe kısalıyor. Ablayla gözgöze geliyoruz. Abla tedirgin. Acaba sağdan mı yürüsem yoksa soldan mı paradoksu. Acaba hangi yönü seçersem çarpışmayız bilinmezliği. Saniyeler içinde bu duygular bana geçiyor. Ulan inşallah çarpışmayız diyorum ve yol daha da kısalıyor. Acaba diyorum şu köşeye aniden çömeliversem bana çarpmaz mı ki? Sonuçta çömeleni köpek bile ısırmazmış. Karşı karşıya kaldığımız o son adımda yaradana sığınıp bismillah diyerek sağa doğru ani bir eskiv yaptım. Sanki abla gözlerini yummuş, dudaklarını uzatmış öp beni dercesine bana bakıyor. Öpüşmek niyetinde ısrarlı olacak ki benim kaçtığım yere doğru adım atarak tam karşıma geldi. Ben tabi o sizin bildiğiniz erkeklerden olmadığım için. Bu sefer sola adım attım. Abla meseleyi çözdü ve hemen olduğu yere çömeldi. Ben de usul usul yanından geçip gittim.