Hakikate ulaşma konusunda güzel bir kıssa vardır. Eski zamanlarda köyün birine ilk defa bir fil getirilir. Gece vakti bir ahıra konulur. Köy halkı fili merak eder ve karanlık haldeki Ahıra girip filin ne olduğunu anlamaya çalışır. Elleri ile kimi hortumunu tutar ve derki fil bir hortuma benzer, kimi derki fil bir aslana benzer, yani karanlıkta file her dokunan dokunduğu yerin şekline göre kendince bir isim koyar. Hortuma dokunan kuyruğa dokunana geri zekalı der, kuyruğa dokunan hortuma dokunana geri zekalı der. Hiç birinin elinde el feneri yokki fili (hakikati) tam görsün. Hakikati tam görseydik yapılan her günahtan ortaya şer enerjisinin meydana geldiğini ve yapan kişiye musallat olarak cehennem zebanisi gibi tepesinde bulunduğunu görür ne günah işleyebilir ne Hak'tan bir santim uzakta kalabilirdik. Bilimde hakikate dokunmada bir kör el, bizim çeşitli kıyaslamalarımız da, yorumlarımızda bir kör el sadece.