19. yy ve aslında daha öncesinden antik mısırdan hatta babilden de eski zamanlardan, taa hz nuhtan beri ileri gelen tanrı tanımaz din kabul etmez 33. Derecede şeytana paraya velhasılı dünyaya tapan tapınakçı masonik zihniyetin de temeli materyalist felsefenin dayanak noktası olan sabit ve durağan evren modeli günümüz teknolijisi ve bilim ..!.. sayesinde çökertilince, yani mesela yıldızları inceleyen dev hubble teleskobu sayesinde, ışığın kızılötesi tayfına doğru seyir halinde olduğu görüldüğünde kainatın sabit ve durağan değil, aksine hareketli ve genişleyen evren modelinde bir yapıya sahip olduğu anlaşıldı. Yani anlaşılan şu ki: maddenin yada evrenin bir başlangıcı ve sonu var. Öyle ateistlerce iddia edildiği gibi kainat ezeli ve sonsuz değilmiş meğerse. Tıpkı tüm varlıklar gibi yaratılmış, ömürlü ve ölümlüymüş. Şimdi Gelelim soruya;
Fizik sorunun muhatabı olan varlık alemini bilir. Bilmekten ileri gelen ve sadece bildiği ile hükmeden bilimin konusu da burada başlar. Halbuki ilim ise bizim bilmediğimiz şeylere de vakıf ve varlıktan öncesine, yani yokluk aleminden gelen o zamansız mekansız ve cihetsiz metafizik konumu dahi tarif eder. Eder etmesine de işte orada insan aklı durur. Zira akıl insan dahi olsa mahluka ait bir kavramdır. Mahlukun olmadığı bir yoklukda yada hiçlikte akıl şuur idrak ve izan da yoksa eğer meseleyi ilmi noktada tarif olsa bile anlayıp kavramak bizim gibi acizler için muhaldir. ila nihaye, yani bu mevzuda çok istekli ve haris olmak beyhude bir çabadır. Yokluk ve hiçlik alemi Tanımla ve Tarifle Anlaşılamaz.
Kûn (ol) emrinden önce Allah’ın isim ve sıfatlarının nasıl olduğu bilinmez bir muamma. Şems-i Ezelî olan yüce Allah’ın isim ve sıfatları o mahiyeti bilinmez gizemde bir muammadır. Bu soru bir nevi haşa cenabı allahı tarif etmek gibi. Rabb tanıma tarife sığmaz ki akıl bunu idrak edip kaldırabilsin. Mümkün değil. O halde insan aklının bilmesi gereken kendi acizliği, kulluğu, görev ve sorumlulukları. Bunlar dururken git öte yanda zatı zülcelali sorgula. Olacak iş mi? Haddini bil haddini, ey insanoğlu ve ve onun sefil aklı. Haddini bil de kendine gel. Kulluğa gel. Aklın sıra akıl oyunlarıyla şark kurnazlığına girip şeytan gibi kulluktan kaçma. Bırak bu ayakları, sana lazım olmayan işleri. Aklını başına al. Baban, ceddin atan Adem (as) gibi kul ol da adam ol adam. Söz dinle. Din nasihattir kardeş. Yoksa perişan olur gidersin. Arkandan ağlayanın olmaz. Kimse acımaz haline. O gün geldiğinde baban bile seni tanımaz. Yazık olur ömrüne...