insan sadece ekmekle yaşamaz, beceriyle, güvenlikle çocuklarla ya da seksle de yaşamaz. Dört bir yanda, insanlar, hayatta kalıp üreme mücadelesi açısından anlamsız görünen etkinliklere vakit ayırmaktadır.
Bütün kültürlerde, insanlar hikayeler anlatıp şiirler okur. Şakalar yapar, gülerler, kızdırırlar, kızarlar. Şarkılar söyleyip danslar ederler. Etraflarını süslerler. Çeşitli ritüeller yaparlar.
Talihin ve talihsizliğin nedenini merak eder ve dünya hakkında bildikleri her şeyle çelişen doğaüstü şeylere inanırlar.
Evrenle ve onun içindekilerle ilgili kuramlar uydururlar.
Sanki bu kadarı yeterince şaşırtıcı değilmiş gibi, bir etkinlik biyolojik açıdan ne kadar ateşli ve boşuna olursa, insanlar onu o kadar yüceltir. Resim, edebiyat, müzik, mizah, din ve felsefenin hem haz verici hem de soylu olduğuna inanılır. Bunlar zihnin en üstün eserleridir.
Hayatı yaşanmaya değer kılan şeylerdir neden böyle önemsiz ve boş çabaların peşinden gider ve onları yüce olarak yaşarız?
Eğitimli birçok insan için bu soru korkunç bir cahillik, hatta ahlaksızlık gibi gelir.
Fakat Homo Spiens'in biyolojik makyajına ilgi duyan herkes için kaçınılmaz bir sorudur bu.
Bizim türümüzün üyeleri bekarlık yeminleri etmek,yaşamak, müzik için, sinema bileti almak için veya yüksek lisans yapmak gibi delice işler yapar. Neden sanat mizah din ve felsefe psikolojisi de bu kitabın teması çerçevesinde yani zihnin doğal olarak seçilmiş nöral bir bilgisayar olduğu teması çerçevesinde olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Bütün üniversitelerde bir Sanat Fakültesi bulunur ve genellikle hem sayıca kalabalık olur hem de halkın gözünü doldurur fakat onbinlerce uzman ve milyonlarca sayfa araştırma insanların neden sanatla uğraştığı sorusunu hemen hiç aydınlatamamıştır.
Sanatın işlevi neredeyse kesin olarak belirsiz kalmıştır ve bence bunun birkaç nedeni var.
............