develerin ayak sesleriyle temeli atılmış edebiyattır.. farslar'da ve özellikle de araplar'daki kelime zenginliği ile gerçekten muazzam yerlere gelmiştir. islamiyeti kabul etmemizden sonra bize de gelen bu edebiyat pek uzun ömürlü olmuş sayılmaz bizde.. hoca dehhani gibi öncü kişilerle başlayan bu edebiyat türü, 15. ve 16 yüzyıllarda zirveye çıkmış bizde de.. fuzuli, ali şir nevai, nabi gibi isimler pek bir güzel yapmışlar ve de kıvırmışlar bu işi.. ama daha sonra yavaş yavaş gerileme dönemine girmiş bu edebiyat.. 18. yüzyılda şeyh galip, nedim falan gelmişse de bir çare bulamamışlar çöküşüne.. ve de 19. yüzyılda yok olup gitmiş artık..
çöküşünün en büyük sebebini türkçe'nin kelime hazinesinin geniş olmamasına ve de yeni bir soluk kazanamamış olmasına bağlarlar edebiyatçılar. sürekli tekrara düşünce zaten halkın anlamadığı bir dille yazılan bu edebiyat türü yok olmuş gitmiş kendiliğinden.. günümüzde kendi çapında devam ettirmeye çalışanlar olsa da geri gelmeyeceği gün gibi aşikar.. tatlı bir anı olarak kalabilecek ancak..