mümin - allah'ın emir ve yasaklarına baş keserek...
kâfir - bu kadarı erdirir mi?
mümin - ermenin ilk basamağına çıkarır...
kâfir - sonraki basamaklar?
mümin - ruhta ve ruhun hayatında...
kâfir - bu dünyadan gaye?
mümin - "hiç"ten "hep"e ve ölümden ölümsüze geçmek ve dâvanın kadro ve rejimini kurmak...
kâfir - bu yolu kim gösterir?
mümin - peygamber...
kâfir - bu işin ismi?
mümin - din...
kâfir -bu işin kitabı?
mümin - allah kelâmı...
kâfir - ya öbür peygamberler?
mümin - hepsi kendi zaman ve mekânında hak...
kâfir - islâmınki?
mümin - her zaman ve mekânın mutlak resulü...
kâfir - O'ndan sonra peygamberler gelemez mi?
mümin - ne de mutlak mânasiyle o'ndan evvel gelebilirdi.
kâfir - o'ndan sonra herhangi bir içtimaî sisteme yer yok mudur?
mümin - o'na bağlanmak ve o'ndan olmak şartiyle her sisteme yer, hattâ emir vardır...
kâfir - o, beşerin bütün verim hakkını inhisar altında mı tutuyor?..
mümin - o, beşerin bütün verim hakkını allah'ın kendisine lütfettiği sonsuzluk buutları içinde, uzayabildiği kadar uzamaya davet ediyor ve bu davetin inhisarını elinde tutuyor.
kâfir - siz, bakılınca görülemeyecek kadar geri bir mazisiniz!
mümin - biz, gerçekten, bakılınca görülemeyecek kadar ileri bir istikbâliz!