öyle kokular vardır ki insanı alır mazide bir yolculuğa götürür. çamaşırların aralarından gelen kalıp sabun kokusu, çeyiz sandığından yükselen naftalin kokusu, dolaplardan gelen lavanta kokusu, bunlar geçmişle alakalı. yani koku hafızası burada açığa çıkıyor. teknoloji geliştikçe kokularla olan ilişkimiz de değişmeye başladı. bunların yerini oda spreyleri, yumuşatıcılar, kokulu mumlar, tütsüler almaya başladı. bunlar arasında huzur vereni de var, rahatsız edeni de var.
kiler ya da tel dolap kokusu, babaanne evine götürür.
açık araziden yayılan tezek kokusu, yıllar önce gittiğin bir köye götürür. silgi kokusu, ilkokul sınıfına götürür.
çam ağacından gelen koku, çocukken sahil kasabasında yapılan tatile götürür.
bunun gibi kokular, hatıraların dejavusudur. nöroloji dediğimiz alan da burada dedektif hikayesi yönünü ortaya çıkarır.
koku hafızası güçlü olanlar bu sebeple geçmişe ışınlanır, zaman tünelinde yolculuğa çıkarlar. bu durum hem neşelendirici, hem de hüzünlendiricidir. çünkü güzel hatıraların yanında yaşanmış hüzünlü hatıraları da canlandırır. geçmişe özlem ve derin bir sızıya da yol açar. bu kokular hem dostumuz, hem de ıstırap veren düşmanımız da olabiliyor.