bu ülkenin sorunu rejim-sistem, din, dil, ırk, kimlik, demokrasi, özgürlük, ekonomi, siyaset ve siyasetçiler, ideoloji, hukuk-yasalar, kanun koyucu-uygulayıcılar değildir.
bu ülkenin tek bir sorunu vardır ve bu sorun da thebiggraywolf'dur (bendeniz) yaşananların veya yaşayamadıklarımızın tek sorumlusu benim.
ne demek istediğimi yaşanılacak-yaşadığımız bir gerçekle örnekleyelim...
malum, En temel insan haklarından biridir konut ve barınma hakkı... Anayasal bir hak. Yani anayasa ile sağlanmış bir hak. Madde 36 yazıyor ki, “Herkes temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahiptir." der.
ben istanbul'da yaşıyorum, bana bu hakkı tanımayan veya bu hakkı sağlayamayan kişileri sistemi oylarımla seçiyorum. sonra devletin kamu arazisine kaçak ev-gecekondu yapıyorum. sonra yine benim bu sağlıksız ve kanunsuz (malum; deprem, altyapı, ulaşım, çevre-habitat-biyolojik açısından) yapıma-evime tapu verecek, bölgeme imar izni verecek kişileri sistemi yine oylarımla seçiyorum.
yetmiyor, bu sağlıksız ve hukuksuz binama ek katlar yaparak bu katlara imar-iskan izini verecek sistemin devamını yine oylarımla destekliyor sürmesini sağlıyorum.
malum, istanbul depremi olacak.
yıkılacak olan binama tapu imar iskan izini veren siyasi iktidarı yerel yönetimi eleştirmem ahlaksızlığım olur.
depremi tanrı yaratıcı allah doğa olayı diyerek ölümleri, basit bir doğa olayını-tanrının takdirini vs ne diyorsanız felakete dönmesini bunlara ilişkilendirmem aptallığım olur.
binayı yapanları-müteahhitlik hizmetini verenleri, yerel yönetimde denetim yetkisi bulunanları rüşvet iltimas ile suçlamam iki yüzlülük olur.
kısacası bu sistemi yaratan benim.
destekleyen benim.
sürmesini sağlayan benim.
bazı aptallar çıkıp 1999 depreminden sonra ne tedbir alındı ne ders alındı diyor ve hükümetleri idarecileri suçluyor.
oysa 1999 depremi sonrası benim anayada da geçen temel insani gereksinimlerini karşılayabilecek, insan haysiyetine yakışır biçimde konut ve barınma hakkına sahip olmamı sağlayamayacak sistemi ben yarattım ve destekledim.
aynı şekilde, düşen satınalma gücü, paranın pul olması, yok olan yaşam kalitesi, açlık tehlikesi yaşayan ve yetersiz beslenme yüzünden kronik rahatsızlıkların artması, ahlak ve etik değerlerde yaşanan erozyon, kurum ve kuruluşların içinin boşaltılması, kızılayın depremde çadır satması, cehaletin ve iş bilmezliğin bir kusur olmaktan çıkması benim yüzümden.
kimse masum değil.
deprem ekonomi savaş vs açısıdan değil, demokrasilerde idarenin bir kusuru yoktur. eğer idarenin bir suçu kusuru varsa o idareyi tercih eden suçludur.
demokrasilerde iktidarlar halkın istediğini verdiği sürece iktidarda kalır.
ferrari ile otobanda 300 km sürat yapıp bir araca duvara bariyere girip yaşanan ölüm yüzünden ne arabayı yapan mühendisi be de yolu yapan iktidarı veya alkollüysem içkiyi üreten firmayı suçlayacak akıl zeka ahlak ve değerlere sahip değilim.