ben bu yazıyı sana yazdım...
bu cümleyi kurmuştum bir gece yarısı sensizlikten sonra belki bir gün ışığı doğar beklentisi içinde bir kaç satır karalamaya çalışırken
ansızın kurulmuş bi cümlenin şaşkınlığı vardı sessiz harflerde
ben bu yazıyı sana yazdım...
hangi yazıydı sana yazılan satır satır acıyan acıtan yakan kavuran
yoktu aslında ne bir söz ne bir yazı kirletmemişti sayfalarımı, tek bir cümle vardı kalemimin kırık ucunda
ben bu yazıyı sana yazdım bir çalışma masasının uykusuz bırakıldığı noktada
düşüncelerimdi aslında tüm bu cümleler henüz karalanmamıştı her hangi pis yada temiz gerekli veya gereksiz olma çabasındaki bir kağıda dudaklarım bağırmaya çabalarken kalemimden, kalem inatla kanatıyordu tüm sayfayı ve ben son çabamla söylüyordum son sözümü
ben bu yazıyı sana yazdım yazma çabalarımın içinde boğulurken....