"egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.
türk milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz."
ne güzel bir metin lan bu. normalde post-modern bi insan olduğumdan kelli büyük idealar peşindeki anayasalar dahil modernist eserlerden, düşüncelerden pek haz etmem. gel gör ki şu anayasa madde 6'da yer alan bu ifadelere bittim.
yani öyle bi yazılmış ki, sanki bugün yaşanacak oluşacak ortam öncesinde kafada birebir simüle edilmiş, olup olabilecek en kati bir dille "sakın bir an bile düşünme" diye açıkça ifade edilmiş. yani bir yasanın tam olarak yapması gereken şeyi; pratik dünyada karşılaşılabilecek bir sorunu önceden belirli kurallar seti dahilinde regüle etme görevini kusursuz bir şekilde ifa etmiş.
konu gündeme gelip şu ifadeleri okuyana kadar lan acaba mı, bi yolunu bulup seçimleri ertelerler mi diye düşünürken, o konuda içim kesin olarak rahatladı. zaten bülent arınç'a bu lafların ettirilmesi tek başına rahatlatmıştı, çünkü böyle bi ihtimal varsa bunu halka danışmaya, kamoyunda tartışmaya, muhalefet partileri ile görüşmeye tenezzül dahi etmeyeceklerini düşünüyordum. ama belli ki tartılıp biçildikten sonra konunun kim vurduya getirilmesinin mümkün olmadığına kanaat getirilmiş bu açıklama yaptırılmış. iyi oldu.
önerilen şeyin ne derecede mümkünatsız olduğu açıkça ortaya konulmuş oldu. yani bu öyle birşey ki tüm ülke bir araya gelip karar verip uygulasak sonrasında birbirimizin yüzüne bakamayız, biz nasıl kural tanımaz, fırsatçı insanlarız diye. öyle kati bu konuda anayasa, anayasanın kaynağı olan en temel beşeri değerler. bu işe girişmek onların ihlali, thomas hobbes'ın tanımladığı vahşi, hukuksuz insana dönüş iradesizliği. bu saatten sonra bunu yapamayız, yo dostum yo. haziran itibarıyla ülkeyi yönetecek kişinin kim olacağını belirlemiş olması gerekiyor türk halkının, başka türlüsünün mümkünatı yok.