“Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir. Muhâcir ise, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.”
bu devirde elinden ve dilinden zarar görmediğimiz kimse pek olmadığına göre hadisteki tanımı ile pek müslüman da yok memlekette.
diğer bir hadiste de:
“insanlar içinde en ağır imtihana çekilenler Peygamberlerdir. Sonra sırasıyla onları takib edenler, sonra onları takip edenlerdir. Kişi dinine göre imtihana çekilir, Eğer dinine bağlı ise imtihanı ağır olur. Eğer dininde gevşek ise o oranda imtihan edilir. Bela o kimseyi devamlı takib eder. Nihayet onu bırakıncaya kadar. Böylece kul, yeryüzünde hatası olmadığı halde yürür.” (Râmûzu’l-Ehâdîs,)
yani hadise göre müslümanlar için pozitif değil aksine negatif ayrımcılık vardır bu dünyada. bunun hikmeti de sonsuz bir hayatın yanında çok az bir süre kaldığımız dünya hayatının allah'ın gözünde bir değeri olmamasıdır. bunun ile ilgili hadis:
"Dünyanın, Cenab-ı Hakkın yanında bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı, kâfirler bir yudum suyu ondan içmeyecek idiler."
velhasıl bu dünya hayatı sonsuz ahiret hayatının kazanılacağı bir tarladır.
elbette Allah bu dünyayı kafirler için yaratmamıştır. müslümanlar daha önce olduğu gibi çalışacak, üretecek ve başka insanlara faydalı olacak işler yapacaktır. ama bunu engellemek isteyecek insi ve cinni şeytanları bol olacaktır.
