Hakikaten cami olarak uhrevi bi' havası yok. Güngörenli Bez Bebek Nana kardeş bıradırım sanırım bilir: Serinyayla'da Birlik Camisi var. Şimdiki Müftülüğün de içinde bulunduğu cami. Önceki camiye (yeni caminin yerinde olan) birkaç kez gitmiştim ve dinime imanıma yemin ederim ki; tarihi camiler dahil hiçbir camide o sakin ve güzel havayı hissetmedim. Sırf müftülük binasını buraya getirmek için camiyi yıkıp dünya masraf ettiler ve ben o duyguyu yeni yapılanda yaşayamadım. Çinçin Deresi'nin az üstünde, yer alan diğer cami olan Mehmet Akif Camisi'ni de yıkıp, kaç senedir hâlâ inşaatı bitiremediler. Hemen ileride boş arazinin bulunduğu yere, belediye zemini düzleyip, beton attı. Üstüne de derme çatma bir mescid yaptılar ve öyle idare ediliyor. Otopark olarak kullanılıp parası inşaata harcanıyor. Sen var olanı yıkıp, aynı camiyi aynı planla yap; olmayan yerden otopark ücreti iste ve sonra cami inşaatına para iste. Bu helal mi? Ha! Bir de tepede Yeşil Cami var. Ona lafım olamaz: Senelerce müminler barakada namaz kıldı. Şimdi güzel bir cami var; ama tutup minareye para verip yaptıran kadının adını oraya yazmanın ne mânâsı var? Gösteriş içimize işlemiş. Ayasofya'nın açılması da bundan farklı değil. Gidip "benim borcum var ve bana para toplar mısın" diye imama söyle bakalım; ne der acaba? Taşa edilen masraf mümin kula reva görülmüyor ise; yazık olsun hepimize. Ayasofya müze de olsa cami de olsa bizim. El uzatandan kan alırız. Camiye çevirip şov yapmaya gerek yoktu. Ben bunu bilir bunu söylerim.