soren kierkegaard okumak günahtır

entry5 galeri
    5.
  1. Kierkegaard okuyan günaha mı girer? asıl okumazsan bir dine inanıyorsan dinden çıkarsın.

    neden mi?
    inandığın dini bir çorba olarak düşün.
    işte bu dinin (çorbanın) ne dini (ne çorbası) olduğunu sana gösteren adamdır kierkegaard. din insanda primitif mi, ahlak mı, kozmik mi olduğunu (çorbanın işkembe mi mercimek mi yayla mı ezogelin mi balık mı vs olduğunu) insana gösterir.

    inandığın (inandığım) din tanrının dini değildir.
    tıpkı bir üzümü alıp şarap yapmak gibi, üzüm yaratıcının nimeti ama bunu şarap yapan insan. yaratıcı atomları yaratmış insana da aklı zekayı vermiş ama ortaya çıkan atom bombası.
    din de (kur'an-incil-tevrat vb kutsal metinler) tanrı öğretisi ama insanları öldüren işkence tecavüz yalan zorbalık yapan da bunu din tanrı adına yapıyor ve insanlığın sonunu getirecek olan değişen iklim, kontrolsüz nüfus artışı, savaşlar, kirlilik ama bunlara itici güç sağlayan, bu felaketlere davatiye çıkaran-gerekli kılan da tanrının değil de insanların dini olacak.

    evet, kierkegaard gibi insanlar din adına yapılan insanlık dışı inanç davranışlara schadenfreude bir yaklaşım (tipik ateist yaklaşımı) yapmamış ve eleştirileri tanrı-din değil de insan-din yaklaşımda olmuştur.
    sanıldığı gibi "aslında tanrı iyi de insanlar kötü, din iyi de yaşayanlarda hata var" diyerek ya da "insan iyi de din insanı kötü yapıyor" diye tall poppy syndrome yaklaşımda da bulunmamıştır.
    sadece düşünme ve insan içinde ortaya çıkan din algısının resmini çizmiştir.

    edibüdü1: schadenfreude derken bu kelimenin türkçe karşılığı yoktur, ingilizce veya fransızca da yoktur (falanca kelimenin türkçe karşılığı diyen enbesillere kapak olsun) bu kelimeyi avam da söylenen bir deyim ile örnekleyebiliriz ki, şöyle; mahallede komşunun evi yanarken orospu çıkıp balkonda saçını tararmış. schadenfreude için başkalarının yanlışları hataları acılarına bakıp zevk alan insan-insan davranışı diye basitçe açıklasak yanlış olmaz.
    unutmadan; bu schadenfreude davranışı tall poppy syndrome ile karıştırılmamalı.

    edibüdü2: tall poppy syndrome ise basitçe kıskançlık desek yeridir. roma da ortaya çıkan bir deyim-davranışsal tanımdır. uzun boylu haşhaş sendromu olarak da çevrilebilen başarılı olanı aşağı çekmek, onu engellemek, kötülemek, karalamak, engel olmak ve olumsuzluklara yanlışlara neden olarak gösterip aslında başarısızlığın suçunu başarılı olana atmak gibi bir durumu tasvir eder.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük