biz milletçe garip sanrılar içindeyizdir. mesela bir yerin adı ne kadar duyrulduysa ve oradan çıkan ürün ne kadar pahalıysa satın alınan şeye o kadar kaliteli muamelesi yapılır.
tabii işletmeciler bunun öteden beri farkındadır. dolayısıyla taktik standarttır. bir yer yeni açılıyorsa, gerekirse zararına kaliteli ürün ortaya koyarlar fakat fiyat çok pahalı değildir. insanlar bir şekilde zaman içerisinde oraya yönelir ve adam sürümden kazanmaya başlar.
tabii işletmecinin amacı sürümden kazanmak falan değildir. işe önce adını duyurmakla başlar ve adı duyuldukça müşteri sayısı artar bu artış parayı ve para da 2. şubeyi getirir.
fakat paranın gözü kör olsundur. bizim işletmeci başlar cin olmadan adam çarpmaya. ''eti az koyun, soğanla salçayla işi kotarın'' demeye başlar.
üstüne bir de zamı çakar. ohhhhhh yes fuck.
lakin bu tavır müşteri sayısı üzerinde asla olumsuz bir etki bırakmaz. çünkü söz konusu işletme adını duyurmuştur. insanlar oranın ürünlerinin güzel olduğu konusunda kendisini inandırmıştır. bok versen leziz der yer afedersin.
işte şampiyon kokoreç de böyle bir yerdir. en basiti bakırköy'de hemen yanında duran ikinci bir kokoreççi vardır ki şampiyona bin basar.
