Muhammed, sadece abdest suyunun degil fakat kendi tükürügünün ve sümügünün ve agzindan çikardigi balgam'in dahi kutsalligina halki öylesine inandirmisti ki, etrafinda bulunanlar onun agzindan çikan balgami bile kapisarak, ellerine yüzlerine sürerler, böylece onun "uhrevîyeti'nden" yarararlanacaklarini (örnegin çok uzun ömürlü olacaklarini, ya da hastaliklardan kurtulacaklarini, vs...) sanirlardi. Bu saf insanlarin bu sekilde davranislari Muhammed için ayrica bir övgü vesilesi olurdu. Bunun ilginç bir örnegini, Taberî gibi Islâm'in en saglam kaynaklarinda bulmaktayiz. Örnegin Taberî'nin, T. C. Millî Egitim Bakanligi tarafindan Türkçe'ye "Milletler ve Hükümdarlar Tarihi" adiyla çevirilen kitabinda anlatilan bir olay var ki, Kureys'li Urve b. Mes'ûd'un izlenimleri olarak söyledir: Hicret'in 6.ci yilinda Muhammed, Hudeybiye seferi'ne çiktigi bir sirada Kureys'lileri bir "mütarekeye" sürüklemek maksadiyle tehditler savurmaya baslar: "Bir mütareke kabûl etmezlerse Kureys ile ölünceye kadar harb edecegîm" diye konusur. Bu tehditten yılan Kureys'liler, baris andlasmasi yapmak isterler, ve aralarindan birini, Urve b. Mes'ûd'u, görevlendirip Muhammed'e gönderirler. Urve gider ve Muhammed'le andlasma hükümlerini görüsmek üzere bir süre orada kalir. Ve görür ki, Muhammed'in yaninda bulunan Ashâb'dan kisiler Muhammed'i öylesine kutsal bilmektedirler ki onun öksürüp aksirdigi zaman etrafa siçrattigi tükürügü, sümügü ve balgami kapisarak yüzlerine sürerek ovusturmakta, ya da abdest aldigi su ile abdest almaktadirlar. Taberî, biraz yukarda degindigimiz kitabinda, Urve'nin izlenimlerini söyle özetliyor: "Urve, Tanri elçisinin sahabelerine hafifçe baktigi zaman gördü ki, Tanri elçisi öksürüp aksirdigi vakit burnundan ve agzindan çikan balgam ve sümüklerin üzerine uçusuyorlar, herkes bu balgam ve sümükle yüzünü ve derisini ogusturuyordu... Bir sey emrederse, hemen o kisi yapiyor, abdest alirsa onun yikandigi su için az kalsin birbirlerini öldürüyorlardi..." *