aradan geçen yıllarla birlikte yaşadığınız olumsuz her şeyi unutursunuz ve o unutulanlar arasında beraber yaşadığınız güzel günler de arada kaynar, unutulur gider. elinizdeki tek şey birbirinizin hayatını ezbere bilişlerinizdir. zamanında çektiğiniz acıları o bilir ve siz de onunkini bilirsiniz.
büyümüş, çok şey görmüş geçirmiş, değişmişsinizdir ve birgün ansızın evinize gelir bu çocukluk arkadaşı. birlikte geçirdiğiniz yıllara rağmen konuşacak hiçbir şeyiniz olmaz, misafirdir ama susarsınız ama o da susar.
saatler boyunca yapabildiğiniz tek şey ona nescafe ikram etmek ve beliki de sigara paketinizi ona vermek olur.
eski günlerden konu açılmaz ya da açılsa da kapanması kısa sürer.
hissizleşme olur ve belki birkaç ufak soru işaretleri. ''seviyor muyum?'' ve ''güvenebilir miyim?'' soruları ziyaret süresince karşılıklı kafalardan geçirilir.
ama işte o çocukluk arkadaşıdır ve hiç kimsenin bilmediği ve herkesden sakladığınız bütün zaaflarınızı, ailenizdeki yaşanmışlıkları, iyi-kötü tüm anlarınızı bilir.
aradan geçen yıllara ve değişime rağmen garip bir şekilde birbirinizin gözüne ''çocuk olan siz'' gibi gözükürsünüz. değişiminizin özünde hep bir aynı kalmışlık vardır ve bunu fark ettikçe açılırsınız, konuşursunuz.
belki çocukluk arkadaşı değil de yeni tanıştığınız bir arkadaşınız olsa ona asla ''kaşlarımı alsana'' diyemezsiniz o soğuk sohbet esnasında. fakat ne kadar konuşamasanız da 15 yıllık bir geçmiş bunu size garip bir şekilde söyletir. alır kaşlarınızı ve yine hiç konuşmadan kikirdersiniz.
çocukluğunuzu birlikte geçirdiğiniz o arkadaş bir şekilde hala hayatınızdaysa o sizin hala arkadaşınızdır. sadece ''her şeye sıfırdan mı başlamalı'', ''yoksa geçmişin sadece güzelliklerini alıp üstüne yeni güzellikler mi katmalı?''soruları arasında gidip gelirsiniz.
ne kendinize ne de arkadaşınıza bu karmaşayı bir türlü açıklayamazsınız ve eminsinizdir ki o da öyledir. ama işte sigara içmeyi bile beraber öğrendiğiniz, çocukca sırlanırınızı yine o çocukluk döneminde paylaştığınız ve en özelinizi dahi bilen biridir o.