arka sokaklarında mahalle havasını az da olsa bulabildiğimden dolayı sevdigğim ve değer verdiğim semttir.
ne zenginliği ne de luksu şahsımda bir çekicilik yaratmamaktadır ama hala evlere servis yapan çıraklı bakkalları vardır.
kıyısında köşesinde tek tük mahalle kahveleri vardır.
bak aklıma çok duygusal bi anım geldi. belki yazmışımdır ama fena bi anı değil.
maçka meslekliyiz. hasbel kader sınavını kazanıp girmişiz ama lise zamanları işte. zıpçıktılık diz boyu.
ne ustume başıma bakarım ne kimseyi takarım. dersler desen berbat. işim gücüm gülmek, şamata.
okulun öğle paydosunda çaycı şuayip in büfeye gitmişiz. 3 m2 lik bi yer. bütün okul oraya hücüm ettiğinden çauını poğçasını alan dışarı çıkıyor. adamda bi poğaça satıyor ki süper. süperliği sadece tost makinasında iyice ıısıtmasından kaynaklı. bambaş bi şey oluyor, o bildğimiz poğaça.
neyse
bende aldım çıktım. teşvike camisi nin duvarına oturtuk. şamata falan.
o ara böyle tam bir istanbul hanımefendisi, düzgün giyimli bi teyze yaklaştı yanıma. gel oğlum sana bişey söyliycem ded.
neyse yaklaştım yanına. evet teyze dedim. kadın para çıkarttı. al oğlum bu parayı kendine ayakkabı al dedi. meğer benim ayakkabının tabanı epey açıkmış.
teyze inan ihtiyacım yok durumumuz iyi. ben ilgilenmem pek üstümle başımla dedim. zor ikna ettim parayı almadım.
yani diyeceğim şu ki, gerçek anlamda yüksek seviyeli insanlara da sahiptir. kadın bana parayı vermeye çalışırken gururum kırılmasın diye de bir sürü şey söylemişti.