semra kaynana vari kayınvalidelerce tabir-i caizse ağızlarına edilen gelinlerdir. evet evet, aynen öyle.
bir amerika'lıyla kazakistan'lı mı ne var, az daha saçları başları yolunuyordu bu ikisinin geçen. vallahi korktum. iğrendim o kadınlardan. bu ne pisliktir? insan para uğruna bu kadar maymun olur mu? sanki o yabancı gelinleri de "gelin" diye alacaklar, bağırlarına basacaklar. kim inanır buna? yalancı bir aşkın üzerine evlilik yapıp, biraz tv'lere çıkıp, biraz gündeme gelip, biraz da parayı alırız umuduyla kendilerini maymun ediyorlar oralarda. yazıklar olsun diyorum, başka bir şey demiyorum.
geçen haftaki programda az önce bahsettiğim, cadı modunda bir kaynana tarafından ağzına edilen kızla, tipi pek tekin gelmeyen bir türk gencinin yaşadığı "aşk"(!) anlatılıyordu.
aynen şöyle:
kahramanlarımız deniz kenarına gitmişler, çekimler yapılıyor, sarmaş dolaşlar, fonda romantik müzik, aşıkız, seviyoruz sahneleri vs.
"çiftimiz birbirlerine ilk görüşte vuruldular" başlıkları görüyoruz.
birkaç saniye sonra da bu ikisini aynı kıyafetler içinde, aynı mekanda tekrar görüyoruz; bu sefer suratları asık, birbirlerinden uzakta oturmuşlar, denizi izler karizmatik(!) ve hüzünlü bakışlar fırlatılıyor falan. neymiş efendim? aşklarını bitirme kararı almışlar. neymiş? ayrı dünyaların insanlarıymışlar. allah'ım sen akıl fikir ver.
ayrı dünyaların insanlarıysanız, o programda işiniz ne? öyle bir programa ikiniz de katılıyorsanız, dünyanız neden ayrı olsun???
neyse; sonra kızımız tekrar eve geliyor, kameralar çekiyor; bakılıyor ki, yatağına girmiş, yorganının altında ağlıyor "onu çok sevmiştim, böhüüüüüüü" şeklinde depresyon modunu görüyoruz.
bu kadar ucuz olabilir mi evlenmek, sevmek, aşk yaşamak, hoşlanmak bile?
allah sizin belanızı versin!
bir de sema öztürk oraya hiç olmamış. böyle saçmalıklarda görmek istemiyorum kendisini.
bir ebru akel olma yolunda ilerleyebilme ihtimali korkutuyor.
