bir marketten çıkarken küfür etmeyen vicdansızdır ya. o seviyedeyim açıkçası. insan öfkeleniyor. durdurulamaz bir istismar var sanki; o kadar hızlı değişiyor ki fiyatlar, çoluğu çocuğu olan insanları düşünmekten; "nasıl yapıyorlar"ın yüksek matematiğine düşmekten ben yoruluyorum.
öğrencilik dönemi bir türk gencinin en sıkıntılı geçirdiği dönem. eğlenceli olması gerekirdi fakat bunu sağlayamıyoruz maalesef. biz biraz daha şanslıydık. açlık gibi bir derdimiz yoktu. bu çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamaları bile lüks kategorisinde işleniyor. hakikaten zulüm.
yaşı 50'nin üzerindeyse ve biraz da vicdanlı biriyse, neredeyse herkes, abartmıyorum herkes daha önce böyle bir krize tanık olmadıklarını söylüyorlar. "derin yoksulluk" kavramı üzerinde çok tartışılır hale gelen bir konu oldu.
fakirlik insanlık onurunu kırar; özgür olamaz, daha fazla sorumluluk altına girme eğilimi içinde olursun. hiçbir insan ne yiyeceğini düşünecek seviyede olmamalı. asgari düzeyde herkesin ihtiyaçları karşılanmalı. türkler çok çalışkan çok temiz bir millet. kimsenin malına mülküne göz dikmezler. emeklerine çok inanırlar ama adam aldığı maaşla ayın sonunu göremediği gibi sürekli borçlanıyor. bir de eğitim gören çocukları varsa hakikaten işler çığrından çıkıyor. bu zulmün bir başka çeşidi. açlıkla, soğukla, yoklukla sınırlandırmak. çok ama çok alçakça.
iyi niyet ve veya temenni bizi kurtaramaz. öğrencileri aç, kadınları mutsuz, tedirgin, erkekleri kırgın, yalnız ve güçsüzleştirilmiş olan bir millet hakikaten dünyaya ne söyleyebilir? ne vadedebilir? bitmiş vaziyetteyiz. böyle zengin topraklarda kanıyla bir bağımsızlık kazanmışken, açlık derdimiz olmamalıydı. hiçbirimiz güvende değiliz. ben ne kira öderim ne bi şey. evimden, ofisimden kullandığım depolara kadar bi kuruş vermem. giderlerim inanılmaz azdır. ben bile bir şeyleri stoklamak, daha temkinlik alışveriş yapmak, bir şeylerden vazgeçmek, ertelemek zorunda kalıyorum. benimkileri siktiret, hayati değiller, ama bir taraf açlıkla boğuşuyor. hele çocuğu varsa, o çocuk anlamaz ne var ne yok, ağlar, ister, kıskanır imrenir. onu yönetmek çok acıtıcı pratiklere ana babayı zorlar. umarım düzeliriz. hakikaten açlık gibi bir sorunla boğuşacağımız kimin aklına gelirdi?