bu konuyu daha iyi irdelemek için gelin biraz yakın tarihimize bakalım. son askeri müdahelenin olduğu ve öncesinde yaşananlara. 70 li yıllarda ülkede sağ-sol çekişmesi yaşanıyor. bu sıralarda ortaya gizli bir el çıkıyor. bu el sağın ve solun önemli temsilcilerine suikastler düzenliyor, 1 mayıs 1977 de taksim de onlarca solcunun ölümüne yol açıyor. ama ne ilginçtir ki bu olayın sorumluları bulunamıyor. sağcı ve solcu politikacı ve aydınlara hatta halkı ortak noktada buluşturmak isteyen -abdi ipekçi gibi- insanlar suikastlere kurban gidiyor. evet evet kontrgerilla dan bahsediyoruz. ülke sanki bir askeri darbeye doğru sürükleniyor ve nihayetinde 80 darbesi gerçekleşiyor. 'peki ama tüm bu olayların sorumlularına darbeden sonra ne oldu sorusu' aklıma geliyor ama bir cevap bulamıyorum.
şimdi daha da yakın tarihimize bakıyoruz. uğur mumcu, ahmet taner kışlalı gibi laik kesimi temsil eden aydınlara suikastler, birden bire ortaya çıkan müslüm gündüzler, ali kalkancılar ve sonrasında yine bir askeri müdahale. senaryo çok tanıdık değil mi. aradaki fark sağ-sol çatışmasının yerini laik-dinci çatışmasına bırakılmak istenmesi.
ve bir kaç yıl öncesi. hırant dink suikasti, cumhuriyet gazetesinin bombalanması, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden laik-anti laik ayrılığının hortlatılması.
bütün bunları birleştirdiğimizde hala bu ülkede birliği bozmayı hedef edinmiş bir örgütün olmadığını savunmak gerçekleri görmemek olur. 70 li yıllardaki kontrgerilla kaybolmamıştır. hala iş başındadır. akp yi günahı kadar sevmeyenlerdenim. ama bu ergenekon olayını yalnızca akp irdeliyor diye inkar etmek de haksızlık olur.