Bulutlu bir kasım gecesi,
Uzak bir diyarda görmüştüm onu,
Dicle ile Fırat'tı kaşları,
Adıyaman'ın krater gölüydü gözleri.
Oluk oluk akan bir şelaleydi saçları
Gerçek ile bağımı kaybettiren
Lav gibi Bakışları, yakıcıydı.
Usta şairler görmeliydi yüzünü,
Mezopotamya kadınlarının özetiydi o.
Uzun saçları cennet kokuyordu,
Zayi makamında bir besteydi sesi.
Mezopatamya kokulu bir kadındı
Amedliydi, bir kürttü
Her haliyle güzeldi
Mimarı onu ustaca çizmişti
Uğruna şiirler yazılmalıydı
Trene binip gitti...