Anayasa öncelikle ona sahip çıkacak kültür, erdem ve cesareti olan toplumlara muhtaçtır.
Eğer toplumun kültürü, erdemi, cesareti varsa yazılı anayasa uygulanır.
Bunun tamam olmadığı toplumlar askeri, sivil darbelerle ve rafa kaldırılan anayasalarla şekillenir.
Yani sözün özü, yeni anayasa, anayasaya ek madde, referandum, rejim değişikliği vs bazı memleketlerde hepsi hikayedir...
Zaten özde kullanılmayan, işlemeyen bir olguya sözde yaklaşımdan ibarettir.
Öncelik yeni bir anayasaya değil, ona sahip çıkacak kültür, erdem ve cesareti olan topluma sahip olmaktır.
Eğer toplum zaten bu kültür, erdem ve cesarete sahip değilse, o ağzımızdan düşmeyen dış güçler anayasası istesen de istemesen de seni yönetir kardeşim.
Ahmet'i götürür, Mehmet'i getirir... Ne fark eder? Her gelen sonunda kültürü, erdemi ve cesareti olan toplumların sana ne uygulatacığının yeni emanetçisidir.
Birine seversin, birine söversin, sonra hepsine söversin... Sövdüğünü seversin, sevdiğine söversin...
Bizim milletin geçerli anayasası, toplum mühendislerinden anladığım, mutfaktır kardeşim. Kazan kaynamadığında yenisinin yazılacağını bilir, bizim toplumu bilen o meşhur dış güçler...
Kazan kaynamadığında bilki yoldadır, yeni uygulanacak anayasa... Yazılacak olan değil mühim olan uygulanacak olan.
Ve hayaller kurar bu toplumun gerçek vatanseverleri, yazılı anayasasının uygulunacağı kültür, erdem ve cesarete sahip bir toplum hayal eder...