Yaşadığım ve bir ömür ara ara yaşayacağım durum. Öyle bir batak ki bu, eğer tek başına kalırsan yaşadığın şeyin zaten herkesin yaşaması gerektiği şey olduğunu sanıyorsun. Yani etrafında ne açmış bir gül görüyorsun ne de gülen bir yüz. Sanki dünya tüm renklerini kaybetmiş. Fakat bu renksiz haliyle de okeysin dünyaya. Yani şöyle diyorsun kendi kendine "renkli olsa ne olacak ki". Bir farketmezliğe boğuluyorsun. Ne olursa olsun farketmez. Hani iskenderinize ekstra tereyağ ister misiniz sorusuna ne biliyim kardeşim istersen vişne suyu at üzerine bana farketmez diyorsun.
Depresyon dediğin şey öyle ay inanılmaz mutsuzum, ühü ühü her gün ağlıyorum, perdeleri kapatın olmuyor sürekli. Tabi bunlar da var fakat şu küçük olayların dayanılmaz mutsuzluğunda işler daha da berbat hale gelmeye başlıyor. Ve biliyor musunuz öyle bir normalleşiyorki mutsuzluk daha önce hiç mutlu olmamışsınız gibi hissettiriyor.