burada yapılan eleştirilere bakıp ülkeye katma değer sağlayacak bir markanın-projenin kötülenmesini veya başarısız olmasını mı istiyoruz, bu projeyi kötülüyoruz mu sanıyorsunuz?
eğer böyle bir algı hasıl olmuş ise ya embesil ya da kötü niyetli insansınız ki; burada yapılan eleştiriler tamamen projede ki bilinmezlikler, türkiye ve dünya açısından pazar-satınalma gerçeklerine uymayan marketing yaklaşımlardır.
örn: 1 milyon araç üreteceğiz, elektrikli aracımızı (ev araçlar) yurt dışına açılacağız-satacağız yaklaşımını düşünün. 2020 yılı rakamı tüm avrupa da satılan elektrikli araç sayısı 1.340.000 ve covid salgını chip krizi tedarik zinciri aksaklıkları vb etkenlerle 2022 yılı için öngörülen avrupa da satılan ev araçlar (elektrikli araçlar) en az 1.500.000 adet olması öngörülüyor.
avrupa pazarını tesla volkswagen hyundai kia ford renault volvo bmw fiat domine etmiş durumda.
ülkelerin ev (elektrikli araçlar) için örn: ingiltere elektrikli araçlar için 3.000, motosiklet için 1.500 van modeller için 8500 pound-sterlin (artı, vihicle excise duty-ved vergisi muafiyeti) almanya araç segmentine göre 9.000 euro, fransa 6.000 euro, norveç de kdv muafiyeti, amerika da 7.500 dolar vb teşvik destekler vergi indirimleri muafiyetleri varken...
dünya'nın en büyük elektrikli araç üreticisi ve otomobil parçaları üreticisi (chip batarya başta olmak üzere) çin avrupa pazarına giremezken (üstelik volvo gibi markanın otomotiv bölümünü de satın almış çin de üretim yaparken) avrupa kendi sanayisi üretim hattını markasını pazarını gümrük duvarlarıyla korurken, bazı kişilerin sosyal medya ortamında" kalkıp 1 milyon araç üreteceğiz avrupa'ya satacağız" demesi (nasıl yapacaklarına dair bir eylem planı sunmadan) en basit tabirle ripley syndrome yansımasıdır.
volkswagen seat markasıyla ispanya, skoda ile çek ve slovakya pazarını domine ederek batı avrupa doğu avrupa açılıyor.
renault kalkıp %25 hissesini aldığı lada ile rus pazarına giriyor.
bu iki örneklemeye bakarak togg ile siz balkanlara avrupa'ya asya'ya mı açılmayı düşünüyorsunuz? otomotiv şirketleri adeta akraba evliliği gibi aralarında katolik nikahı kıymış durumda ve pazarlarını genişletmeye korumaya çalışırken örn: avrupa da herhangi bir ülke sana "gel, benim ülkemde araba sat. sen bu arabayı ver vatandaşıma. ben de vatandaşıma vergi indirimi yapacağım, 3-5 bin euro da cebimden senin arabanı aldı diye ona para vereceğim" mi diyecek?
yoksa kendi pazarını kendi katma değerini koruma yaratma mı peşinde olacak?
aslında hükümetler vatandaşını düşünerek, istihdam ve katma değer, markalarını koruma düşünceleriyle ya da otomotiv lobilerinin baskılarıyla rüşvetleriyle koyduğu gümrük duvarları aşılabilir.
nasıl bir pazarlama satış politikası olmalı değinirim, yazı uzamasın...
edibüdü: embesilite- embesillik, bir hakaret değildir. genetik olarak veya yetersiz sağlıksız dengesiz beslenme (hamilelik, anne, bebek, büyüme çağında) döneminde oluşan-ortaya çıkan zeka geriliğidir. nörolojik veya psikoljik rahatsızlık mı, yetersizlik mi, hastalık mı tartışmaları hala yapılıyor ve tedavisi şimdilik yok.
edibüdü2: ripley syndrome, hastanın yalanlar üzerine kurduğu hayali bir dünya ve gerçeği red ettiği psikolojik bir durumdur. iletişim bilişim çağının vebası, internet ve sosyal medya bunda en büyük etkendir.