Kendi anımı anlatıyorum.
Sene 2009, ben herhalde 16-17 yaşlarında liseliyim. Yaz tatili zamanıydı galiba. TFF kupasında Beşiktaş-Fenerbahçe maçı vardı. Biz akşam yaklaşık 10 kişi falan toplanmış onu izliyorduk. Mısır da patlattık, çay demledik ettik falan. Ben de o hafta tam şey ruh halindeyim. iki hafta önce harbiden aşık olduğunu anlamış ve sindirmişsin fakat sonraki bir haftada nasıl açıklayacağını kara kara düşünüyorsun. Hayatımda işte, çoktan biten eğitim hayatımda, sanatta hep başarılı bir insandım. Çok da çalışkandım, anlama kabiliyetim yüksekti çünkü. Bu sebepten ötürü, bir hafta boyunca böyle dalgın dalgın gezmek, hele lise çağındayken hiç benim karakterimle uyuşmuyordu. Arkadaşlarım da işkillendiler tabii doğal olarak. Ağzımdan laf almaya çalışılıyor lakin ben konuşmuyorum. Tam öyle bir ortam var idi. Sonra bir gün Fatih'e söyleyeyim dedim. Zaten o anlamıştır derdimi, yardımcı olur dedim. Onunla konuştuk ettik bilmem nesi. Bilen tek kişi oydu ta ki maç akşamına kadar. devre arasında mutfağa tekrar mısır patlatmaya gittik ben ve müstakbel eşim. o zamanlar eşim değildi de çaktırmayın.
Başladı lafa, tabii ben onun iyice meraklandığını anlamıştım zaten. Dedi "hayırdır sen bir garipsin iki haftadır?" sonra iyi misin faslı falan geçti. Tabii onun da olacaklardan haberi yok, arada kardeşim falan diyor ben de içimden kardeşim deme lazım olur diyorum. Zaten bende onu sevmeye eğilim vardı yani. 3 ay küçük benden diye küçükken de kardeşim demesine izin vermiyordum velet aklımla. iyi ki izin vermemişim. Karşındaki adam kırmızı kafalı mavi gözlü çilli tatlı bir şey olunca niye sevmeyesin? koynuna sokası gelir insanın. Neyse uzatmadan hikayeye devam edeyim ben.
işte o beş dakikada yüz milyon soru sordu, baktı ben hala avel avel bakıyorum. Mecburen biraz(!) yakamdan tutup sarsmak durumunda kaldı. Ben de o anda "seni sevdiğimden" deyiverdim. Sonra o da beni sevdiğini söyledi derken salona geri döndük. O yıllarda benim herhangi birine aşk itirafı yapmam, evlenme teklifi demekti çünkü ben o zamana kadar kimseye aşık olmamıştım ve bu süreç içerisinde insanları uzunca gözlemleme şansı buldum. Yani sevdiğim insan hakikaten sevdiğim insandı. Ayrıca, bana beni sevdiğini söylemek de bir nevi evlilik teklifi kabulüne eşdeğerdi. Yani benim burada bahsettiğim 5 yıllık ilişkim, aslında 10 seneden fazla. Benim saymadığım yıllar henüz çok genç olduğumuz için kesin evleneceğimize karar verme ile geçen henüz olgunluğa ulaşmadığımız yaşlardı. Üniversiteden mezun olunca asıl ilişki başladı. Çünkü bir insanın yanında ölene dek kalabileceğine ancak kendine ait kurulu bir düzene sahip olduğunda karar verebilirsin.
işte bu da anının sonudur.