1830’larda Türkiye’de bulunan Alman Yüzbaşı Moltke, Rumların kendi özelliklerini daha fazla korumalarına rağmen, Ermenilerin Türk adetlerinden ve lisanlarından çok şey aldıklarını yazar. iki toplum arasındaki benzerliklerden dolayı Ermenileri “Hıristiyan Türkler” olarak niteler. Örneğin Ermeni kadınları da sokakta sadece burunlarının üst tarafı ve gözleri görülebilecek derecede kapalı gezmektedirler. Türk usulünde yaptıkları yemeklerinin temelini koyun eti ve pilav teşkil etmektedir ve yemeklerden ikisinden biri mutlaka tatlıdır (Moltke, s. 35-40). Türklerle Ermeni toplumlarının halk kültürlerindeki ortak temalardan bazılarını, şehit veya ulu insanların mezarlarına taş yapıştırılması, kutsal mekânların duvar ve eşiklerinin öpülmesi, ağaca adak bezi bağlanması, kurbanlık hayvanın süslenmesi, köy evi mimarisinde tepe penceresi tasarımı, sütten yağ çıkarmak için yayık kullanılması, kitap düzenleme sanatında derkenar resimlere yer verilmesi, nazara karşı mavi boncuk takılması, nevruz ateşi etrafında folklorik oyunlar oynanması; tandır ekmeği yapımı, halı ve kilim dokumacılığındaki tığ, teşik, makas-mekik ve tarak gibi düzeneklerden oluşması, kadınların ağızlarını yaşmakla kapatmaları gibi adet ve ritüeller ile çarkıfelek, hayat ağacı ve koçbaşı imgeler olarak sıralamak mümkündür (Kalafat, 2004, s. 77-79).