kuran bize yeter

entry19 galeri
    12.
  1. Keramet, Allah’ın bu salih ve veli kullarına ihsan ettiği harikulade hallerdir.

    Ehl-i sünnet vel-cemaatin ortak görüşü ile evliyanın kerameti haktır.

    islamiyet’ten önceki zamanlarda da peygamber olmadığı halde ibadet ve takvasıyla Cenâb-ı Hakk’ın rızasını elde etmiş pek çok zat bu nevi ikramlara mazhar olmuştur.

    Kur’an’da keramete örnek olan bazı vakıalar bildirilmiştir. Bunlar:

    1. Hz. Meryem’in insan suretinde de olsa melekleri görmesi ve onlarla konuşması ve kış mevsiminde yaz meyveleriyle Allah tarafından rızıklandırılması.

    2. Âlimlerin çoğuna göre Hz. Süleyman'ın veziri Asaf’ın [14] Belkıs’ın tahtını çok uzak bir mesafeden bir anda Hz. Süleyman’ın yanına getirmesi.

    3. Ashâb-ı Kehf’in bir mağarada üç yüz dokuz sene yemeden içmeden uyudukları halde uyandıklarında aynı yaşta hayatlarının devam etmesi, onlar uyurken sağa sola döndürülmeleri ve korunmaları.

    Mesela bir hadis-i şerifte Allah resulü daha beşikte iken konuşan üç kişiyi sayarken bunlardan birinin de israil Oğulları arasında abid bir zat olan Cüreyc’in zamanında olduğunu söylemiştir. Peygamberimiz (sav); bir iftiraya maruz kalan Cüreyc’in namaz kılıp dua ettikten sonra beşikteki çocuğa “ey çocuk baban kimdir” diye sorduğunu ve beşikteki çocuğun da “babam falan çobandır” diye konuşarak Cüreyc’in bu iftiradan kurtardığını ifade etmiştir.” Cüreyc’in peygamber olmadığı halde yaptığı dua üzerine beşikteki çocuğun konuşması olağan üstü bir olay olarak Allah’ın ona ihsan ve ikram ettiği bir kerametidir.

    Başka bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz, israil Oğullarından üç salih adamın geceyi geçirmek üzere bir mağaraya sığındıklarını, yağmur sebebiyle büyük bir taşın yuvarlanıp mağaranın ağzını kapattığını, çaresiz kalan bu adamların iyi amellerini şefaatçi kılarak Cenâb-ı Hakk’a dua ettiklerini ve sonunda o taşın peyder pey bir keramet olarak Allah’ın izniyle mağaranın ağzından çekilip kurtulduklarını anlatmaktadır.

    islamiyet’ten önceki zamanlarda da vuku bulan bu hadiseler şüphesiz ki bu zatların ibadet ve takvalarından dolayı onlara verilmiştir.

    Kerametlerin zuhuruna sahabe döneminden de rastlanır: Hz. Ömer’in hutbedeyken Medine’den yüzlerce kilometre uzaklıkta bulunan Nihavent civarında yapılan bir savaşta islam ordusunun kumandanı olan Hz. Sariye’ye “Dağa çekil, dağa” diye nida edip onu yönlendirmesi birçok kerametten bir tanesidir.

    Yine Asım bin Sabit (r.a) sağlığında, ölünce müşriklerin vücuduna dokunmaması hususunda Allah’a çokça dua etmişti. Fakat müşrikler onu ve arkadaşlarını öldürüp hem intikamlarını almak hem de onları Mekkeli düşmanlarına satıp para kazanmak istiyorlardı. Neticede müşrikler hileli bir hadiseyle Asım’ı şehid etmiş ve cesedini Mekke’ye götürmek istemişlerdi. Ne zaman ki ona yaklaşsalar bir arı sürüsü onlara saldırıp uzaklaştırıyordu. Akşam olunca da Cenâb-ı Hak şiddetli bir yağmur indirdi ve sel suları onun vücudunu uzaklara taşıdı. Böylece müşrikler emeline ulaşamamıştı ve Asım bin Sabit’in (r.a.) duası kabul olmuştu.

    Hz. Ali Efendimizin Hayber’in fethi günü Hayber Kalesi’nin çok büyük olan ve 10 kişinin ancak kaldırabileceği kapısını tek başıyla kaldırıp kendisine kalkan yapması da onun mazhar olduğu pek çok kerametten bir tanesidir.
    0 ...