kuran bize yeter

entry19 galeri
    9.
  1. Hem sahabiler, Kur’an’ın ve ayetlerin muhafazasından sonra en çok Resûl-u Ekrem’in
    (aleyhissalâtü vesselam) fiillerini ve sözlerini kaydedip korumaya çalışmışlar. Bilhassa
    Allah Resûlü’nün dinin hükümlerine dair hallerini ve mucizelerini aktarmak için bütün
    kuvvetleriyle çalıştıklarına ve rivayetlerin sahih olması hususundaki son derece
    dikkatlerine, tarih ve siyer şahitlik ediyor. Resûl-u Ekrem’e (aleyhissalâtü vesselam) ait en
    küçük bir hareketi, bir ahlâk hususiyetini, bir hali ihmal etmemişler. Buna ve Hazreti
    Peygamber’in her halini kaydettiklerine hadis kitapları şahittir.

    Hem saadet asrında, mucizeleri ve dinin hükümlerinin kaynağı olan hadisleri çokları
    kaydedip yazdılar. Bilhassa meşhur Yedi Abdullah kayda geçirdi. Hele Kur’an’ın
    tercümanı olan Abdullah ibni Abbas, Abdullah ibni Amr ibni’l-Âs
    ve bilhassa otuzkırk sene sonra tâbiînden binlerce muhakkik zât, hadisleri ve mucizeleri yazarak kayıt
    altına aldılar.

    Ondan sonra da, başta dört müçtehit imam olmak üzere binlerce muhakkik hadis âlimi
    nakletti, yazıyla kayda geçirdiler.
    Ardından, hicretten iki yüz sene sonra, başta Buhârî ve Müslim, kabul gören Kütüb-ü Sitte
    ile hadisleri kayıt ve muhafaza vazifesini omuzlarına aldılar. ibnü’l-Cevzî gibi binlerce
    sert tenkitçi çıkıp bazı dinsizlerin, bu hususta fikir sahibi olmayanların, hadislerin
    muhafazasına dikkat etmeyenlerin veya cahillerin karıştırdıkları uydurma hadisleri ayırıp
    gösterdiler.

    Sonra keşf ehlinin tasdikiyle, uyanıkken yetmiş defa Resûl-u Ekrem’in (aleyhissalâtü
    vesselam) kendisine göründüğü ve onun sohbetiyle şereflenen Celâleddin Süyutî gibi
    büyük âlimler ve muhakkikler, sahih hadislerin elmaslarını diğer sözlerden ve
    uydurmalardan ayırdılar.

    işte bahsedeceğimiz hadiseler ve mucizeler bize böyle elden ele, kuvvetli, güvenilir, çeşitli
    ve çok, belki sayısız kaynaktan sağlam olarak gelmiştir. Buna
    dayanarak, “Şu zamana kadar uzun mesafeden gelen, bugünden tâ o zamana kadar uzanan
    bu hadiselerin içine başka şey karışmadığını, saf olduklarını nasıl bileceğiz?” diye
    düşünülmemelidir.

    Bediüzzaman Said Nursi Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, Yedinci Nükteli işaret.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük