Tarihte hiçbir millet toplu olarak insanlıga hizmet etmediğinden bahsinin açılmasının abesle iştigal oldugunu düşündüğüm konu. Bilim milletler üzerinden değil çalışkan, azimli ve fırsat verilmiş insanlar üzerinden yürür.
Peki bilime katkı saglayan insanlar bizim memleketimizden neden çıkmıyor. Aşılması gereken kocaman engeller var çünkü. Osmanlı hep Balkan devleti olmaya çalıştı, Anadolu onun için zaten çantada keklikti. Bu tezime karşı gelenler bin yıldan beri burayı yurt etmemize ragmen neden heryer magmur değil, neden heryere yol yok, neden susuz yerler var diye düşünmeliler. Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, ama Anadoluya üvey evlat muamelesi bitmedi. Osmanlının durumu anlasılabilirdi, Anadolu cepteydi zaten ve yasayacak baska ülkelerde onlarındı ama gidecek baska yeri olmayan Turkiye cumhuriyetinin Anadoluyu önemsememesi anlasılır gibi değildir. Kendi vatandasını mülteci gibi gören bir zihniyet o ülkede düsünce ve bilim üretilmesine izin verir mi? Bugun tartıstıgımız konuların özünde hep bu mültecilik var aslında. 1970'lere kadar köyde yasayan göz önünde olmayan insanlar şehre tasındılar. kendini sehrin, devletin asıl sahibi gören bir guruh bundan son derece rahatsız. "1950 li yıllarda ögrenciyken hiç türbanlı kız yoktu, şimdi heryerdeler" demişti eski bir devlet adamı. o zaman insanlar köydeydi ve köyün çobanıyla 14 yasında evlendiriliyordu. Allahtan köylüler şehre tasındı yoksa bu şehirliler hala daktiloyla yazıp gaz lambasıyla aydınlanacaklardı; evet buda tarihin baska bir cilvesi ki Türkiye'de gelişme, ilerleme adına ne varsa şehirlilerin rahatsızlık duydugu o "çarıklılar" tarafından gerçekleştirilmiştir. Eger mülteci muamelesi biterse ve aklımızı türbanmış, şeriat korkusuymuş, hukuk alevere dalavereleriymiş çetecilikmiş ittihatcılıkmış gibi akla ziyan sacma sapan konularla meşgul etmezsek neden bizdende öyle insanlar çıkmasın.
