uzunca bir dönem osmanlı romantikleri yüzünden osmanlı'daki her kurum/gelenek abartılmış, neredeyse osmanlı'ya bir asr-ı saadet anlamı yüklenilmiştir. bundan dolayıdır karşı cenah da aynı abeslikte tepki göstermiştir. halil inalcık gibi tarihçilerin -Fatih'in "kayser" unvanına ve Osmanlı'nın yönelimine dayanarak- osmanlı'yı "üçüncü roma" olarak değerlendirmesine karşın bu cenah osmanlı'yı neredeyse destansı anlatıların tam zıddına yerleştirme eğilimine sahip olmuştur. osmanlı'da fuhuş vardı, osmanlı'da haydutluk da vardı, padişahlar içki de içerdi, eşcinsel ilişkiler de vardı. fakat ahilik teşkilatı, sadaka taşı, tekkelerde para alınmaksızın yemek ve konaklama, askıda ekmek gibi kurum ve uygulamalar osmanlı'nın son derece ilgi çekici bir yönüne işaret etmektedir.
eh, kusura bakmayın... osmanlı'yı rezil veya yüce bir konumda tutun, fark etmez; tarihin bir anlamı varsa olay ve olguları her nasılsa öyle görmekle kazanılır bu anlam.