mekkareci reşit gönlünü bir ermeni kızına kaptırdı. ayakkabı tamircisi bagos demirciyan, akrabalarının isteği üzerine bingöl'den lice'ye göçmüştü. beş kızı vardı: ofsana, fikriye, şato, süslü ve hatun. reşit cantürk'ün gönlünü çalan güzel kızın adı hatun'du. bir gece sevdiği kızı zorla kaçırıp kelvan mahallesindeki evine getirdi. eşi hayriye, üzerine kuma getirilmesine fazla ses çıkarmadı.
genç türkiye cumhuriyeti yasaları, o yıllarda henüz çok eşlilik töresini yıkamamıştı. kızın babası bagos demirciyan da evladının zorla kaçırılmasına tepki göstermedi. çok kızı vardı. üstelik o yıllarda ermenilere hep kötü gözle bakılıyor, hakaret ediliyordu. bu nedenle çoğu akrabası, binlerce yıllık yurtlarından göçüp gitmişlerdi. hatun'a tek üzülen, annesi incik'di. güzel kızının evli ve yabancı (ermeni olmayan) bir adamın karısı olmasına çok kederlenmişti. günlerce ağladı. elinden birşey gelmiyordu.
ne yapabilirdi ki? cantürk'ler ilçenin belalı ailelerinden biriydi. daha geçen yıl sağır ailesi ile silahlı çatışmaya girip, iki kişiyi öldürmüşlerdi. reşit cantürk, ikinci karısı hatun'u müslüman yaptı. imam nikâhı kıydı. genç karısı ile çok yakından ilgileniyor; gönlünü almaya çalışıyordu. ilk karısı hayriye, bu güzel ermeni kızını kıskanmaya başladı. onu hep aşağılıyor; bazen de dövüyordu. hayriye şanslıydı. yine hamile kalmıştı. üçüncü çocuğu azet 1948 yılında doğdu. hatun ise bir türlü kocasına sevindirici haberi veremiyordu. ancak azet'in doğumundan bir yıl sonra, kocasına müjdeyi verdi: hamileydi.
1949 yılında hatun'un ilk çocuğu gözlerini dünyaya açtı: nizamettin. tesadüf, hayriye de, hatun da 1950 yılında yine hamile kaldılar. ve 1950 yılında cantürk ailesine iki erkek çocuk daha katıldı. hayriye'nin çocuğunun adını sabit koydular. hatun'un oğluna ise behçet ismini verdiler. ancak ona hep beco dediler.