işin ahlaki ve sağlık yönünden ele alınması ayrı bir konu olmakla beraber, bu insanlar acayip eğlenceli oluyorlar. toplumun değer yargılarını ve genelgeçer ahlak kurallarını reddettikleri için bünyelerinde bulunan pervasızlık bu insanları direkt ilgi çekici ve egzantrik kişiler yapıyor.
bu iddiamı ispat etmek adına başımdan geçmiş bir olayı referans olarak gösterebileceğimi zannediyorum.
efendim ön bilgi olarak belirtmek isterim ki liseden yeni mezun olup üniversite işini bir süre askıya alıp para derdine düşmüş her motosiklet sevdalısı gibi, dominos pizza da motorculuk yapıyorum o dönemler.
burda yazı formatını birazcık değiştirelim.
yer: aksaray/yusufpaşa millet caddesi üzeri dominos çapa şubesi önü otobüs durakları
zaman: uzun yıllar önce saat 00:00 suları
kişiler: ben ve iki adet travesti
konu: travestilerin renkli dünyası
burdan sonra tekrar klasik formata dönelim:
dükkanın kapanma saatine yakın bendeniz motorcu olarak işbaşı yaptığım müessesede motorculuğun yanında hemen her işi yapıyor olmam dolayısı ile, bünyesinde calıstığım şubenin çöpünü bosaltmak üzre otobüs duraklarının önündeki çöp konteynerına elimde bir adet battal boy çöp torbası olduğu halde yürümekteyim. otobüs durağının önünde ise iki travesti müşteri beklemekteler.
çöpü ait olduğu yere gönderirken, hemen 10 metre ötemdeki travestilerden birtanesi yanındakine beni göstererek "-baksana şu çocuğa ne kadar tatlı" dedi. homofobik olmadığımdan, beğenilmek hoşuma gitti. fakat bir travesti ile o ana kadar hiç ilişkiye girmemiştim. çok büyük bir aksilik olmadığı sürece o andan sonra da girmeyecektim. bu yüzden gülümsedim. en sempatik tavrımla -iyi akşamlar deyip dükkanıma döndüm. kalan bir kaç işi bitirip dükkanı kapadık. bir sigara yakıp evime gitmeye yeltendim ki, beni beğenen travesti abla "-aşkım bana sigara vermeden mi gideceksin." dedi. "lafı mı olur, ne demek" ekseninde birşey söyleyip yine en sempatik tavrımla travestiye sigara uzattım. aldı. yaktım. arkadası ondan biraz daha edepli idi. "ben de birtane alabilir miyim?" dedi. ona da uzattım. o da aldı. onun sigarasını da yaktım.
işte ne olduysa o an oldu sevgili dostlar.
zaten bana inceden kesilmiş olan travesti abla bu son sigara yakma salvomdan sonra iyiden iyiye kendinden geçti ve "-ay ben nasıl yalamam böyle kocayı." diyerek elini benim alete attı!
tamam çok erken bir saat değil ama, bulunduğumuz yer millet caddesi aksaray mevkii, yani işlek hareketli biryer. çevrede acık dükkanlar, yoldan gelip gecen insanlar var. herkes bu manzarayı seyrediyor. otobüs durağında duran iki travesti ve karşılarında ben, üstelik birtanesinin eli tam aletimin üzerinde!
ne hale geldiğimi anlatamam dostlar. direkt aklıma semtime yakın bir yerde olduğum ve çevrede tanıdık insan olma potansiyelinin olduğu geldi. bir çok çekemeyenim, düşmanım var benim. vay be maktül travestilere takılır olmuş, kunek olmuş, kulampara olmuş derlerdi. vallahi babamın kulağına gitse eşikten içeri sokmazdı beni bir daha.
"la dur, manyak mısın? napion?" minvalinde birşeyler geveleyip aletimi travestinin tasarrufundan kurtarmamı kapsayan 5 saniye içerisinde cidden ömrümden ömür gitti.
aletimi ve bünyemin kalan kısmını travestinin elinden kurtarıp ileri bir kac adım atmamla ilk şoku atlatmıs oldum. arkamı dönüp travestilere baktım ve gülmeye başladım. travestiler de gülmeye başladı. arkada olaya şahit olan komşu lokantanın komisi de gülmeye başladı. o sırada yoldan gecmekte olup olaya sahit olan birkac vatandas da gülmeye başladı. hepimiz gülüyorduk ve sanırım o an için hepimiz mutluyduk. başka da birşeye gerek yoktu.
eve giderken nesli tükenmekte olan kutup ayılarını düşünüp hüzünlendim. gözümden 3 damla yaş geldi. biri elini aletime atan travestiye, biri bana, diğeri de bu kadar uzun bir entry i okuma zahmetine girmekle beni cok mutlu eden sana...