Başlık altında açılan girdilere bakan ülkemizin yakın geçmişi çok rahat yorumlanabilir. Darbeyi savunanlar, darbeyi kınayanlar, sevinenler, üzülenler. Sözlük tarihi 28 Şubat'ı da nasıl göründüğünü de ondan sonra yaşananları da yorumlamaya olanak veriyor.
Savunanların bir kısmı o dönem Samanyolu TV'den, Zaman Gazetesi'nden, Taraf Gazetesi'nden örnekler vermişler. Bu örnek verenlerin bir kısmı yazar olarak kayıtlı değil artık. Savundukları değerlerin art niyetli kişilerin eline geçtiğinde nasıl dağıldığını görüp hayal kırıklığına mı uğradılar yoksa başımıza bir hal gelir diye inceden uzadılar mı bilinmez. Özellikle genç yazarlar bu başlık altında yazılan girdilere özellikle göz atıp günümüzü yorumlayabilirler.
28 Şubat'ın kısa özeti şu olabilir: Sovyetlerin çökmesinden sonra, komünizmin birinci tehlike olarak çıkarılması ve yerine irticanın getirilmiş olması. 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan milli güvenlik kurulu kararlarını o dönem Erbakan ve Çiller birlikte imzalamış ve cumhurbaşkanı demirel uygulamaya koymuş olmasına rağmen, bu kararları darbe diye suçlayarak bazı komutanlara verilen hapis cezaları ise hale sürüyor.
O dönem 20'li yaşlarını süren bir birey olarak artan dinci faaliyetleri çok net hatırlıyorum. Daha dört yol önce Sivas'ta yobazlar Madımak oteli'ni yakmış ve 30 küsur kişi can vermişti. Bunun dışında Sincan gibi yerlere hilafet bayrakları açılmış, istanbul'da bazı camilerde cuma namazından sonra bu yönde gösteri yapanlar çoğalmıştı. Ama asıl dikkat çekilen nokta irticai faaliyet gösteren bazı grupların devletin içine sızması çok yoğunlaşmıştı. Bundan dolayı da uyarı verdiler, gidişat iyi değil diye. Alınan kararların etkisi 5 yıl bile sürmedi.
Peki sonra ne oldu? Bu millet gerçekten ipin ucundan dönmedi mi 15 Temmuz'da. O sürece bir anda mı gelindi sanki? Bu yapılan uyarılar ciddiye alınsaydı öyle bir olay yaşanır mıydı? Yazık değil mi onca can gitti. "Haklıymışsınız" bile diyen olmadı işte.
28 Şubat sürecinin her tarafı da doğru değil tabi ki. O dönem aşırı bir türban çekincesi vardı. Türban takan kadınlarımızın, kızlarımız başka bir şekilde değerlendirililiyordu. Kamu personelinin, öğrencilerin türban takması engelleniyordu. Bu da yanlıştı ve o dönem türban takıyor diye okuldan uzaklaştırılan kız arkadaşlarımıza güvenlik güçlerine karşı destek vermiştik.
Ama şu da var. Türban takıyor diye hiçbir kadınımız dolmuşta da tekmelenmemişti. O zamanlar yaşananlardan "demokrasi nerede" diye dem vuranların bugün demokrasiyi ne hale getirdiklerini de herkesin vicdanına bırakıyorum. Ecevit iktidarında yaşanan 2001 krizinde enflasyon % 80'i buldu diye bu başlık altında bile köpürenlerin şu günlere yapacakları yorum olmamasını hayretle karşılıyorum. Bugünden bakınca 28 şubat'ın çok da bir şeyi engelleyemediği gibi halkın gözünde mazlum oluşturularak yaşayacağımız daha büyük tehlikelere giden yolu hızlandırdığı aşikar.
Aslında güç sahiplerinin elinde hangi görüşe sahip olursak olalım nasıl da kukladan farksız olduğumuzu daha net görüyoruzdur inşallah.