Erkekler, aynı kısıntıları kendi üzerlerinde uygulamayı hiçbir zaman düşünmedi; tarihte hiçbir cemiyet evleninceye kadar erkeğin de saf kalmasında ısrar etmedi; bâkir bir erkek için hiçbir dil kelime yapmadı. Bekâret ruhu sadece kız çocukları için muhafaza edildi, ve binbir yolla kabul ettirildi.
Tuareg’ler, bir kız evlâdın veya kız kardeşin gayri-muntazamlığım ölümle cezalandırdı; Nubia, Habeşistan, Somali, ilh. Zencileri, kız çocuklarına zalim bir kilitleme sanatım uyguladı, yâni onların cinsî temasta bulunmalarını engellemek için tenasül uzuvlarına bir halka veya kilit asıldı; bu tür bir teamül Burma ve Siyam’da günümüze kadar uzandı. Bazı aşiretlerde genç kızların, erkeklerin iğvalı tezahürlerine cevap verememeleri veya işveli tavırlarla erkekleri tahrik etmemeleri için, kapalı yerlerde büyütüldüklerini görüyoruz. New Briton’da zengin ebeveynler, kızlarım, tehlikeli beş yıl süresince bir kulübeye kapattı ve kapıya da sadık bir kocakarı diktiler; kızın hiçbir zaman dışarı çıkmasına müsaade edilmedi, sadece akrabaları ziyaret edebilirdi. Borneo’da bazı aşiretler, evlenmemiş kızları tek kişilik hücrelerde muhafaza ettiler. Bu ilkel âdetlerden Müslüman ve Hintlerin purdah’ı [peçe, örtünme, harem] için bir adım yeterli, ve bu da “medeniyet’in, “vahşi”liğe ne kadar yakından temas ettiğini gösterir.