bu duygu haline en yakın örnek olarak, bir annenin çocuğuna olan sevgisi örnek gösterilebilir. çocuk her türlü haylazlığı, olumsuz davranışı sergileyebilir hatta ve hatta bu tutum çok ileri boyutlara bile gidebilir fakat anne onu kendisinden bir parça olarak görür ve hisseder. geçici küslük, kırgınlık durumları yaşansa bile bu asla değişmez, iki bedende bir gibidirler.
bu olgunluğa ulaşabilmiş veya yaklaşabilmiş üstatlar, öğretmenler, ermişler (her ne şekilde adlandırılıyorlarsa adlandırılsınlar) yıllar yılı koşulsuz sevginin ve birliğin öneminden bahsetmiş ve örnekteki annenin çocuğuna duyduğu sevginin aynısını tüm insanlığa karşı duyacak bir bilinç seviyesine yükselmişlerdir. eserlerinde bunu vurgulamışlardır. ayrılığın birer illüzyondan ibaret olduğunu, her şeyin ve herkesin aynı kaynaktan geldiği ve bir olduğu fikrini vurgulamış ve bu bilinç ve olgunluk halini bizzat deneyimlemişlerdir.
bu olgunluğa erişen veya biraz olsun yaklaşabilen insanlardaki empati ve ruhsal olgunluk düzeyi oldukça yüksektir, çok fazla hayat tecrübesinden geçmişlerdir ve kime baksalar kendilerini görürler. hırçın bir kişide geçmişteki hallerini görürler, depresyondaki veya çok mutlu bir kişiyle karşılaştıklarında yine kendilerinden birer parça göreceklerdir. artık herkes bir'dir ve kendisinden bir parçadır o kişi için.
ve koşulsuz sevginin ilk hissediliş anı bu şekilde olacak ve evrendeki dualite (çift kutupluluk) insanın kendi içinde kademe kademe entegre edilecektir.
herkesi koşulsuz sevmemiz dileğiyle. (bu demek değildir ki koşulsuz sevdiğimiz için tam bir bağlılık içine girip o kişiyi koşulsuz olarak hayatımızda tutacağız. hayır, yalnızca ona izin vereceğiz ve o kişiyi hayatımızda istesek veya istemesek bile o kişiyi o hale getiren etkenleri anlayıp, onu koşulsuzca seveceğiz.