islamda çok eşlilik

entry52 galeri
    3.
  1. 2-3 yıl önce okuduğum islamiyet ve kadın türünden bir kitapta, bu durumu gerekli kılan şartları sayıyordu. bana da sartlar kabul edilebilir gelmişti; adamın saydığı gerekçeleri okuyup okuyup "yazık erkeklere, bak ne de fena dürtüleri varmış türünden" üzülmelere gark olmuştum. adam (yazarını hatırlamıyorum eski bir kitaptı; sarı kaplı. kitabı bulunca adını editleyeceğim) kadınların cinsel isteklerinin az olmasını buna rağmen erkeklerin bu tür isteklerinin fazlalılığını, kadınların daha bağlı yaratıklar olduğunu, kocasıyla yaşadığı sevişmenin hatırasını dokuz ay taşımalarını; erkeğin ise bu tür bağlılıklarının olmamasını, erkeğin bu dokuz aylık süre zarfında cinsel isteklerini tatmin edemezse karısını aldatabileceğini; o yüzden çok eşliliğin mantıklı olduğunu anlatıyordu. daha aklımda kalmayan ama yabancı dergilerden alıntılanan hayatlardan örneklerle erkeklerin bu mizacını haklı çıkaran bir sürü şeyler koyuyordu adam okuyucun önüne.

    erkek olmadığım halde, -hatta bazen kendimi ve diğer insanları tanrı'nın köleleri olarak görüp de bu düzene alındığım halde- adamın örneklendirmeleri erkeklerin (çüklerine demeyeceğim; çünkü çük edeplidir, masumdur. bu sikten başka bir şey olamaz) siklerine düşkünlüğünü layıkıyla bana anlatabilmişti. ama bir erkeğin dört kadınla evlenebilmesi olarak da "adil" davranması gerektiğini söylüyordu. eşleri arasında maddi/manevi olarak adaleti gözeteceği konusunda kendine güvenmesi gerekiyordu.

    tanrı'nın erkekleri sik kafalı olarak yaratması gerekçesini bir kenara bırakarak, yürürlükteki hukukun çok eşlilikte maddi anlamda adil davranmaya izin vermediğini göz ardı etmeye kalkışmak götümüzle gülebileceğimiz bir şey olur. çünkü miras, soyadı, malvarlığı rejimi gibi hususlarda hukuk sadece resmi nikahlı olan eşe çeşitli hakları/yükümlülükleri vermiştir. dolayısıyla sikine düşkün erkeğimiz, "ama ben hepsiciğini datmin ediyordum" gerekçesini ileri süremez şu durumda. e doğal olarak da islamda çok eşlilik gibi bir durumun geçerliliğini halen koruması düşünülemez.

    erkeğin sikini düşünüp karısına "ama aşkım biliyorsun inmiyor" türünden zırvaları ne kadar akıllı insan işidir? hıh işte tam da burada, islamiyet acaba birbiriyle çelişen hükümlere mi sahip sorusu akla gelir. 'erkeğin islama göre, saygılı, edepli, karşıdaki insana değer veren, kırıcı olmayan aksine yapıcı olan, hoşgörülü vs. tüm özellikleri aklı sikindeyken çevrimdışı konumuna mı geçiyor' diye insanın aklına takılır. insan her daim insan değil midir? azgınlıkta sınır tanımadığı bir anında tüm insani vasıflarını yitirebilecek kadar zayıf, basit bir mahluk mudur? tanrı şu an için soruma cevap veremez. ya da veriyordur ben duymuyorumdur. ya da en yakın zamanda tüm belaları üzerime salarak bana bir takım işaretlerde bulunacaktır. şimdilik bilemiyorum. ha bir de şu var; islam tüm zamanların/alemlerin dinidir. dolayısıyla değişmesi mümkün değildir. yürürlükteki devlet hukuku normları tanrı buyruklarını saf dışı edebilecekse tanrı neden öngörülü olarak bu emirlerini dolanmayı engelleyen daha başka emirler getirmemiştir? getirmemesinin nedeni insanlara esneklik tanımak mıdır? yoksa çok cağğğnımmm erkeklerimizi zor duruma sokup sabah akşam aynı yemeği yemek zorunda bırakmak mıdır?

    konu nerelerden nerelere geldi; farkındayım. tanrı'nın adil olduğuna inanmak istiyorum. saygı duymak istediğim islamiyet'i insanların karalama kampanyalarına alet etmeleri konusunda allah'ın bazen çok esnek davrandığını düşünüp; üzülüyorum. "şunu şunu yaparsan çarpılırsın, taş olursun" türünden zırvalarla büyümüş biri olarak sorgulayıp da cevap verememekten korkuyorum. ondan bu asabiyetim. bunu sözlüğe neden yazıyorum? agnostik bir sevgilim olur da benim nedensiz suskunluklarıma anlam veremez diye.. * mazeretim var, asabiyim ben.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük