Bugün çoğu Rusya sınırları içinde, ülkenin orta batı kesiminde Urallar’ın batısında, Volga Irmağının orta çığırıyla Kama kolunun boylarında yaşar. Kazakistan’da ve daha az olmakla birlikte Batı Sibirya’da da yerleşmiş Tatarlar da vardır. Sayıları beş milyon civarındadır.
Tatarların dili, asıl Türkistan Türklerinin dili olan Çağatayca’dan ziyade Osmanlıca’ya yakındır. Bütün coğrafyacı seyyahlara göre sakin yapılı, çalışkan ve medeniyete fevkalade kabiliyetli insanlardır.
Üstad Bediüzzaman, 1950’den sonra Risale-i Nur hizmetinde bulunan Abdülvahid Tabakçı’nın Kafkasyalı ve Tatar olduğu mevzubahis edildiğinde çok iltifat etmiş ve şöyle demiştir: “Ben Tatarları beş vakit duama dahil etmişim. Bir zamanlar esarette iken, Kosturma’da iki ihtiyar Tatar kadını, bir küçük pencereden benim yiyeceğimi getirip, bana yardım ediyorlardı. Belki de onlar benim kurtulmama ve Risale-i Nur Külliyatını yazmama vesile olmuşlardı. Bütün Tatar kabilelerini beş vakit duama kabul etmişim.