"ölümün olduğu bir yerde, daha ciddi ne olabilir ki?" temalı harika coen kardeşler film denemeleri.
işin yönetmenlik ve görüntü kısımları zaten çok başarılı, keza oyuncuklar da öyle; ama filmlerin arka planında işleyen ve finallerde karşımıza çıkan ölüm konusu, fazlasıyla çarpıcı.
kendi ölüm tarihini büyük bir başarısızlıkla hesaplayan cahit sıtkı kadar olmasam da, kendi hayatımın ortalarına yaklaştığımı tahmin edebiliyorum. hayatımın ikinci yarısının ilk yarısında daha iyi olmayacağını düşünmekle beraber bu durumdan çok da şikayetçi değilim. var olmanın güzelliği kadar, yok olmanın da ayrı bir heyecanı var. hayatında bir kere yaşayacağın bir tecrübeye doğru ilerliyorsun. eğer bir çok disiplinde anlatıldığı gibi öldükten sonra yeni bir hayat varsa, bambaşka bir dünya bizi bekliyor demektir. bunun heyecanı paha biçilemez. yok ölünce perde kapanacaksa, zaten telaş edecek bir durum yok. ölüm geldiğinde biz gitmiş olacağız.
kapanışımız da ahlat ağacı filminden, idris hoca'dan gelsin;
unutuşun bile bir cazibesi var bence. insan biraz da zamanın içinde süzülmeli, iyi ve kötü anıları birbirine karışıp belirsizleşmeli ve silinip gitmeli...