Küçük bedeninde büyük bir ruh taşıyan yazar. Yazar ama ciddi anlamda bu işi yapan yazar. Hatta kendisi facebook gibi bir ortamda bile yüzlerce hayrana sahip Türkiye'nin En Genç Yazarı.
Hakkındaki 5 sayfa girdiyi görünce fark ettim ve şu linke rastladım;
'' Bir kitap okuyucu ve yazar arasında karşılıklı bir sohbet tarzında mı olmalı yoksa her satırında yeni bir bilgi mi içermeli bilmiyorum fakat elimden gelen her şey bu sayfalara yazıldı.
Ben Ahmet Altan gibi nice aşk yitirmedim ya da bu satırlar her gece başka birisinin koynunda yattığım için ortaya çıkmadı sadece iyi bir izleyici oldum, bütün yaşananları bir tiyatro bütün insanları da oyuncu yerine koyup izledim ve hayallerimle süsledim yaşantılarını.
Beni sizin o anki psikolojinize ya da bakış açınıza göre okuduğunuz bir yazımdan ötürü şerefsiz yerine koymayın.
Zamanın neler göstereceği gerçekten belli olmuyor.
Eskiden size çok absürt gelen bir olay yıllar sonra size zevk verebiliyor ya da bir düşünce akımını yıllar sonra benimseyebiliyorsunuz. Hatta sırf bu yüzden siyasi gazetelerin hepsini okur, bütün yorumlardan faydalanmaya çalışırım. Tek taraflı olmam çünkü insanoğlunun görüş açıları sıkça değişebilir.
16 gerçekten ince bir yaş.
insan kendini tanır, yani belirli bir suratı ve fiziği vardır fakat ben her aynaya baktığımda farklı birisini görüyorum. Çoğu kez de bu değişimlere ısınamayacağımı bildiğim için geçiştiriyorum aynaya yabancılaşmaları.
Aynı anda bütün Dünya'ya bir şey söyleme yetkim olsaydı haykırarak ''Birbirinizi sevin!'' derdim. Çünkü en iyi ben bilirim özünde herkesin çok iyi insanlar olduğunu.
Katillerin nice pişmanlıklarına ve kalpleri sıkışana kadar ağlamalarına da şahit olduğum en acımasız adamlarında bir tavşan edasında korktukları ve tanrıya sığındıkları ana da.
Bu yüzden kafamdaki tanrı profili kötü insanları kaynar kazanlarda yakıp cezalandıracak kadar acımasız değil. O sizin nice masumluklarınızı herkesten daha iyi biliyor.
Yazdıklarımı okuduktan sonra kafanızda oluşabilmesi muhtemel Aytuğ profilinin aksine ne iyi bir aile çocuğuyumdur, ne derslerim çok iyidir ne de masalarda en çok espri yapıp insanları kahkahalara boğan kişi benimdir.
Yazdıklarımı yapın ama yaptıklarımı yapmayın diyenlerdenim ve kendimi asla bir yazar olarak görmem.
Uğraşılan meslek kısmına yazar yazmak zordur, şereftir ve ben kendimi yazamaz olarak görürüm öyle ki günlerce bir cümle kurup da yazabilmek için kıvrandığım da olmuştur yaşanılan ya da hayal edilen bir olaydan sonra su gibi yazdığım yazılar da. ''
Başarılarının ve yazılarının devamını dileyip, mart sonunda çıkacak kitabını da merakla beklediğimi de ekleyip alnından öptüğüm kardeşimiz. *