dün oğlum ve kızımla 4 saatlik görüşmemiz vardı. oturdukları ilçeye 1.5 saat dolmuş yolculuğu sonunda ulaştım. otogardan evlerine yürüyerek gittim. beni pencereden gördüler ve apartmanın bahçesine indiler. sarıldık öpüşüp koklaştık. apartman önünde bir divan var tahtadan ve duvara sıfır gibi koymuşlar. kızım ayakta divanın arka kızmı ile duvar arasına parmağını sokmuş bende bilmeyeden yaslandım ve bir baktım kızımın eli duvar ile tahta arasına sıkıştı. hemen elini elime aldım öptüm. o kadar kötü oldum ki ben kızımdan önce ağlamaya başladım. öptüm minicik parmaklarını. baktım ki kızım ağlamıyor beni telkin ediyor baba acımadı ki ağlama nolur ağlama. ve sarılıyor boynuma. ben hıçkırmaktan konuşamıyorum. oturmuşum yere dizlerimin üzerine. kızım dizlerime oturmuş bana sarılmış ikimizde salya sümük ağlıyoruz. ben elini parmaklarını incelemeye çalışıyorum. aslına bakarsınız parmağında hiç bir şey yok. ama o anı anlatmaya kelimeler yetmez. kızım benim çok muhteşem bir varlık. ve kız babası olmak işte bu. ben ağlıyorum diye ağlayan bir çocuk demek. daha 7 yaşında. kocaman zeytin gibi gözleri, ipek saçları var. ve mis kokusu var. biz sarıldık kaldık. en az 15 dk kokladık birbirimizi. sonra birbirimizin göz yaşlarını sildik. tamam ağlamıyorum bak kızım dedim. oda minik elleri ile saçlarını kulaklarının arkasına attı. bende ağlamadım ki hiç acımadıki dedi. aradan bir saat falan geçti. kızım, baba sen beni çok seviyorsun benim için ağlıyorsun dedi. bilmiyorum sözlük sorun bendemi neden bu kadar duygusalım bilmiyorum. ama bu duygusallık sadece kızım ve oğlum için.