doğru olduğunu düşünen bireylere saygı duyduğum, ama doğru olduğuna inandırmak için dayatma yapmak isteyenlere karşı mesafeli durduğum başlıktır. birkaç cümleyle ne demek istediğimi açıklayayayım. bir insan bireysel olarak ahlak olgusunun kaynağının din olduğunu iddia edebilir, bu bireysel bir düşüncedir ve anlaşılabilirdir. fakat bir devletin eğitim politikalarıyla din ve ahlak kavramlarını birbirine baglamaya çalışması, birini diğerine kaynak göstermesi, ve bunu yaparken tek bir dini ( müslümanlığı ) işaret etmesi, o ülkede yaşayan başka dine mensup ( yada dini bir inancı olmayan ) kimseleri aşağılaması demektir ve bu asla kabul edilemez. devletin tüm inançlara eşit mesafede durmasını gerektiren laiklik kavramınada ters bir durumdur ayrıca.
başlık için benim kişisel görüşüme gelirsek, başlık yanlıştır. din kavramının, insanın vicdanı ile nasıl ilişkili olduğunu şöyle bir örnekle açıklamaya calışayım. islamın şartlarından ikisi "oruç tutmak" ve "namaz kılmak" dır . bu iki ibadetin mantığına bakalım; oruç tutmak temelde ,fakir kimselerin halini anlayarak onlara daha fazla yardım etmemizi hedef alan bir ibadettir. ve muslumanların hatta musluman olmayanların bile ramazan ayı boyunca (ramazan ayı dışında da) aksatmadan, büyük katılımla yaptıkları ibadettir. namaz kılmak ise çoğu zaman kalben iman edenlerin bile yapmakta zorlandığı, oruç tutmaya nazaran vicdani boyutu daha az olan bir ibadettir. islamiyetin, dinin direği olarak nitelendirdiği namaz ibadetinin yanında, "oruç tutmak" ibadetinin daha fazla rağbet görmesi tamamen vicdani boyut taşımasındandır.. insanda vicdan olgusunun gelişiminde dinin etkisi olabilir fakat örnekten anlaşılabilineceği gibi vicdan, insan için dini gerekliliklerden daha önce gelir, yani vicdan için din bir ön şart olamaz ve vicdanı olan bir insanın ahlak konusunda daha başka bir şeye ihtiyaç duyması söz konusu bile değildir.