21 Kasım 1834’te Massachusetts’in New Bedford şehrinde dünyaya gelir. Babası tarafından yetiştirilen Hetty Green, 6 yaşına geldiğinde ekonomi ve finans haberleri okumaya başlamıştır. Edward Mott Robinson gibi bir adamın kızı olması nedeniyle de ilk banka hesabını 8 yaşına geldiğinde açar. Matematik konusunda ne kadar yetenekli olduğunu da aynı yaşlarda kanıtlar.
iş dünyasında acımasızlığıyla tanınan Robinson, balina işine girer ve tomar tomar para kazanır. Öldüğünde ise 31 yaşında olan kızına büyük bir miras bırakmıştır. Babasından kalan parayla zaten yeteri kadar zengin olan Hetty Green, kısa süre sonra teyzesinin mirasına da konar. Ve o hayatı boyunca hiç çalışmadan zenginlik içinde yaşayabilecekken, borsa spekülasyonları yapmaya başlar.
Hetty, hastalık derecesinde servetini her zaman daha fazla artırmaya çalışıyordu. 31 yaşında büyük bir servete sahip olan genç kadın, sahip olduğu parayı Wall Street’te değerlendirmeye karar vermişti. Daha düşük riskli olan vergi korumalı yatırımı tercih eden Green, ülkenin geçirdiği kırılgan dönemi iyi değerlendirerek çok düşük fiyatlardan aldığı hisse senetleri ve yatırımcıların iç savaş nedeniyle çekimser davrandığı tahvil alımlarıyla servetini kısa sürede kat kat artırmayı başarmıştı.
Tabii, bu arada çıkan iç savaş yüzünden bozulan ekonomiden de faydalanmayı bilir. Zira o dönemde düşük fiyattan aldığı hisseler ile servetine servet katar. işte tam da bu nedenle, Wall Street Cadısı lakabını alır.
Dönemin ünlü milyarderi ve başarılı spekülatörü Ned Green ile hayatını birleştiren Hetty, iki çocuk dünyaya getirmişti. Hetty, spekülasyon ve marjlardan pek de haz etmiyordu. Spekülatör eşi Ned ile bu konularda anlaşamayan ve tüm hayatını yatırımlara ve servetini artırmaya adayan Hetty için bu çok büyük bir sorundu.
Bu sorunun üzerine bir de eşinin iflas haberi gelince, Hetty ipleri tümden kopartarak çocuklarının babasını kapının önüne koyar. Ve ona değil yardım etmek, bir kuruş bile vermez.
Cimri milyarder tasarruf yapmak için evinde ne bir kalorifer ne de bir fırın kullanıyormuş. Yani kadın ısınmak için bile para harcamıyordu.
Sabah kahvaltısında dönemin en ucuz kurabiyelerini yiyen Hetty Green, üzerindeki elbise paçavra haline gelene kadar onu atmaz, hep aynı kıyafetle dolaşırmış. Hatta sabun masrafını azaltmak için kıyafetinin yalnızca yerlere sürünen kısımlarını yıkarmış. Ayrıca bir ofis tutmak yerine işlerini yolunun üzerindeki bankaların masalarında hallederdi.
Okuduğu bir gazeteyi tekrar satması için oğluna veren Hetty, 11 yaşındaki çocuğun gazeteyi satmaya çalıştığı sırada kırılan bacağının tedavisi için onu kimsesizlerin tedavi edildiği bir sağlık merkezine götürmüştü. Kötü bir tedavi sürecinin ardından oğlu kangren olmuş ve bacağı kesilmişti.
3 Temmuz 1916’da New York’ta hayatını kaybeden Hetty Green’in sonunu getiren şey yine cimriliği olmuş. Daha doğrusu, ölmeden önce söylediği ve düşündüğü şey yine parayla ilgiliymiş. Çünkü o bir markette yağsız süt fiyatı üzerine tartışırken geçirdiği kalp krizi sonucu ölmüştür.