bizim kuşaktı...
ne şekilde nasıl olmuştu bilmem de, aseküel büyümüştük lan biz, yalan yok.
yoksa bizim çükümüz yok muydu, ergenlik hormonlarımız... ama aklımızdan bile geçmezdi.
uzaktan uzağa mektup aşklarıydı... yana yana yürüyebilme şansları lütufdu. olur da elini tutabilmen.
o kadar da saf temiz aşklardı.
birisi deseydi ki bize... 6 ay 1 sene sonra öpeceksin! yok demezdik. o da öpücük kondurmak... fransız öpüşmesi de değil.
taa kaç zaman sonra omzuna attığın elini memelerine doğru güya çaktırmadan indirmek vs bile uzaktı.
yine de sevebilmeyi yaşıyordu insan. salya sümüktü aşklarımız ayrıldığımızda vs. kimse kimseyi de aldatmazdı, başkası aklından bile geçmezdi bile çünkü.
sonra öyle tüketir oldu ki insanlar... o her aşamayı geçip, direk yatağa geçtiler.
iyi bok yediniz aq! o aradaki onca şeyi kaçırdığınız için ne sevglinize güvenebiliyrsunuz "aldatılırım korkusuyla evlenememek" vs başlıkları açıyorsunuz... ne de sadıksınız... zamanında insanın gözü sevdiğinden başkasını görmezken şimdi imkanınız olsa tüm mahalleyi, kasabayı, koca istanbula zikeceksiniz.
(göreceli olarak) daha az hatun ziktim diye, kaybeden ben miyim, bizler miyiz, bizim kuşak mı?
yoksa şu yazdıkları mı bile hissedip anlayamayacaklar mı?